
30 Eylül 2008 Salı
Herkeslerin Şeker Bayramı kutlu olsun...

29 Eylül 2008 Pazartesi
Ten Seconds Before Sunrise / 7
Fenerbahçem, Kiev önüne çıkıyor...

Ramazan, The Finito...

Razaman bitti diyorduk. Gene son iftarı aile içinde ederken, "Allah tekrarını nasip etsin" nidaları unutulmaz bir an olarak tekrar yaşandı. zaman ne çabuk geçiyor! Yaşlanıyorum galiba... Bu arada şu pastane pidesi ne menem bir şeydir ya! En çok ona üzülüyorum. Ama bu sene gafil avlanmadım ve sağlam stok yaptım difrize... Seneye yaa nasip artık... Millet yıllanmış şarap saklar, biz ramazan pidesi... Ama şarapta var o ayrı, onun konsepti farklı...
Hayatta nefret ettiğim şeyler - 6

Neyse Osman - Sadener takımı yine yenildi, Ertuğ - sikiCEM kazandı 12-8... Yazık...
28 Eylül 2008 Pazar
Ten Seconds Before Sunrise / 8
27 Eylül 2008 Cumartesi
Ten Seconds Before Sunrise / 9
Küçücüktüm, ufacıktım...

26 Eylül 2008 Cuma
Ten Seconds Before Sunrise / 10
Un, dos, tres...

Ne zaman İspanyol 'dan hayır gelmiş şu dünya futboluna. On yıllar sonra bi Avrupa Şampiyonu oldular o kadar. 16 yıldır, Championship Manager oynarken bile takımıma tek İspanyol adam almadım daha... Deplasmanda Sivas 'a da yenildik. İlk 5 maçta 3 mağlubiyet... Neyse, Fenerbahçem kötü, hem de çok kötü... Atalarımız balık baştan kokar der, benden söylemesi Aragones...
23 Eylül 2008 Salı
Günaydın İstanbul...
22 Eylül 2008 Pazartesi
Hayatta Unutulmayacak Sözler - 3

Sagopa Kajmer feat. Kolera - Monotonluk Maratonu:
"Bak, yine başa döndü bu dünya,
Yine sona sardı aynı kaset, bıktım!...
Bu monotonluk maratonu. Onu tanı!...
İçine düşünce koştur!!!"
20 Eylül 2008 Cumartesi
Bir sonbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?

Beni sallandırsınlar Taksim ‘de, ibreti alem etsinler…
16 Eylül 2008 Salı
"Dünya Kurbaa Günü" kutlu olsun...

Ne alaka kurbaa, başka olmaz mı denirse en kötü kaplumbaa olur! Başka? Olmaz! En son oluru budur...
15 Eylül 2008 Pazartesi
Kežman çaktı, PSG kazandı...

"Bu Parc 'da ilk maçımdı ve ilk gol! Gerçekten çok mutluyum. Takımın başarısında payım olduğu ve 3 puan için memnunum. Stattaki atmosfer inanılmazdı. Ligde liderliğe oynuyoruz ve bu da taraftarlarımızı mutlu ediyor. Bu doğrultuda devam etmeliyiz..."

Maçta başarıya aç PSG taraftarlarının güzel showunu es geçmemek lazım. Bu sonuçla PSG, 5. haftayı Lyon ve Marseille arkasından 3. kapadı. Kežman 'ın 3. hafta itibariyle PSG 'ye katıldığını düşünürsek 3 maçta 1 golü var.
Gelelim bizim 29 Milyon avroluk Danyel Guyizaya.. 3 maçta ligde fos... Yani Kežman 1 - 0 Güiza... Hadi hayırlısı... Ruh hastası Kežman'ım, utandır burdakileri... Kalpten selam, takibe devam...
14 Eylül 2008 Pazar
Türk Dil Kurumu çalışıyor :)

- basketbol “sepet topu”,
- voleybol “uçan top”,
- avans “öndelik”,
- banknot “kağıt para”,
- asparagas “uydurma”,
- aspiratör “emmeç”,
- zapping “geçgeç”,
- etik “töre bilimi”,
- afiş “ası”,
- ajanda “andaç”,
- amblem “belirtke”,
- anarşi “kargaşa”,
- arşiv “belgelik”,
- türbülans “burgaç”,
- badminton “tüytop”,
- baypas “köprüleme”,
- otizm “içeyöneliklik,
- ipotek “tutu”,
- fuel oil “yağ yakıt”,
- depozito “güvence akçesi”,
- fitness “sağlıklı yaşam”,
- finanse “akçalanmış”,
- first lady “başbayan”,
- CD “yoğun disk”,
- terörist “yıldırıcı”,
- idealist “ülkücü”.
Hep bir geyik vardır ya, gerçek mi gerçekten bilmiyorum. Otobüs 'e gerçekten "oturgaçlı götürgeç" dediler mi???

Gerisini siz http://tdk.org.tr adresindeki Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü'nde bulabilirsiniz. Yukarıdaki de benden de size bir örnek, hangisi daha iyi? Şşşşt, numara yapma, tabii ki sağdaki :P
Hayatta nefret ettiğim şeyler - 5

Eve döndükten sonra aldıklarımı yerleştirirken o da ne! "Hsktrrrr, almayı unuttuk" nidaları arka arkaya yükseliyor. E be insan evladı, gene aynı muhabbet olacak ama 30 yaşındasın, defalarca aynı, yıllardır aynı, hep aynı, usanmaz mı insan? Bak cevabı verdik aslında, insan dedik... Neyse... Gerçekten nefret ediyorum, almak istediklerimi unutmaktan... Çok gerçekten ama...
Ps. Aslında merak ta etmiyor değilim, okuyanlar arasında nefret ettiklerimiz tutanlar var mı diye... Merak edenler, etiketlerden "Hayatta nefret ettiğim şeyler" e tıklasın. Daha 4 deyiz ama çoğalacak bendeki bu mantık devam ettikçe... O kaddar çok var ki...
13 Eylül 2008 Cumartesi
This is A State Of Trance...
Hacettepe, komedi bu yaa...

Al sana Hacettepe! Şahsınızda onlardan özür diliyorum. Komedi bu yaa... 70'lik Aragones, 29 milyon avroluk Güiza, 33'lük Josico... Bu İspanyollar olmadı galiba, Yalan Rüzgarı 'nı anımsattı bana... Daha 3. hafta... Yazık bize, yazık bana, yazık ruh sağlığıma... Ahhh ah!!!
11 Eylül 2008 Perşembe
Yaa biri bana izah etsin lütfen...

Ama gerçekten anlayamadığım bir şey var. Bu ara günler zor geçiyor, işler yoğun, ofisten geç çıkıyorum. İftara kadar eve yetişmeye çalışıyoruz ama nafile tabii... Yollar kilit, arpa boyu ilerlemiyor trafik... Yaw, ne zaman ezan okunuyor, iftar oluyor, o zaman boşalıyor her yer... Yaw nassıl oluyor, nereye gidiyor bu kadar insan bu kadar araba, neler oluyor, buhar mı oluyor etraf!!! Gerçekten bir Allahın kulu anlatsın bana, 30 yaşındayın anlayamıyorum, dimağımda canlanmıyo ...
Özledik be kahvaltıyı...

10 Eylül 2008 Çarşamba
Hayatta nefret ettiğim şeyler - 4
8 Eylül 2008 Pazartesi
Yorumsuz
7 Eylül 2008 Pazar
Alien filmini bilmeyen yoktur heralde...

Adamım, en yukardaki resimde gördüğünüz Hans Rudi Giger... Saykonun kralı! Abartmıyorum anlayacaksınız. Bu adam Alien filmindeki yaratıkların babası... O dünyanın hepsi bu adamın hayal gücünün, kendi bilinç altının eseri. 74 'lü yıllardan beridir çizer dururmuş. Filmin senaristi Don O'Bannon, bir korku filmi çevirmek hayaliyle planlar yaparken, H.R. Giger'in çizimlerini görür. O dünyanın ilhamıyla yapımcı Scott 'un kapısı çalar. Scott pek iplemez, çünkü senaryo çok kötüdür, ancak Giger 'in çizimlerini görünce çok etkilenir ve film senaryo üzerinde yapılan oynamalarla çekilir. İlk film 79'da çekilir, sonrasına 86, 92, 97 ve 2004 olmak üzere toplam sayı 5'i bulur.

Giger, o kadar rahatsız bir adam ki, hayal gücü ve çizimleri filmin bu kadar başarılı olmasını sağladı. Bir müzesi var, inanın abartmıyorum altımı ıslatmadan ordan çıktım ya, bana daha bişey olmaz. Filmde gördükleriniz kedi kedi... O kadar çok çalışması, o kadar çok çizimi, o kadar çok 3D uygulaması var ki, normal bir insanın o düşünce yapısı cık! mümkün değil... Filmden hatırlar mısınız bilmiyorum ama, müzede gezerken sanki bir filmin ortasındaymışsınız gibi etrafta o yaratıklardan duruyor, yürüyor, saldırıyor, yumurtluyor... Sesler, efektler, ışık oyunları ömrümdem en az 3 yıl çaldı... Bunların dışında kara kalem çalışmaları, mobilyaları... gibi daha bir çok şey benim gibi rahatsız bir insanı tatmin etmeye yetti :) Hele bir de cafesi var, onu anlatmak burada mümkün değil...

- www.giger.com
- http://www.hrgiger.com/
- http://www.hrgigermuseum.com/
Rahatsızlar, mutlaka gezin. Benden size hedayee!
Bu PS3 adamı bozar...

6 Eylül 2008 Cumartesi
Ramazan geldi, hoşgeldi de...

4 Eylül 2008 Perşembe
3 Eylül 2008 Çarşamba
1 Eylül 2008 Pazartesi
Ertuğ 'un şafak Kayseri - 38...

Hoşgeldin Ramazan, 11 ayın sultanı...
