23 Mart 2011 Çarşamba

Tecavüz kaçınılmazsa...

Uzun zamandır ne maça gidiyorum, ne de artık yorum yazıyorum. Eskiden olsa hafta boyunca elim ayağım aklım durmazdı. Şimdi hiç oralı bile olmadım... Ama saat geldi koşa koşa seyrettim tabii... Ve efsane maç, her zaman ki klasik sonuç. İtiraf ediyorum, moralim çok bozuldu her şey kötü giderken... Ve o goller yok mu? Gerçekten benim gibi bir ölüyü bile diriltti. Nasıl coşkuluydum, nasıl avazım çıktığı kadar bağırdım ve maç sonu nasıl suratımda aptal bir tebessüm vardı... Özlemişim coşkuyla takımımı desteklemeyi... Ahh be Fenerbahçe... Ben özledim galiba seni canlı seyretmeyi... Gururluyum, dönmeyeceğim sözümden, gitmeyeceğim bu sezon maça... İçimi çok burdun sen benim...

Babam ve Oğlum duygusallığından sonra maç içinde bir iki laf söyleyesim var. Hani bi zamanlar bir imparator vardı, efsane de bir sözü: "Luk et dı tabelaaa" Gerçekten ortada çok ezik bir durum var. Bu iş gerçekten öğrenilmiş çağresizliğe gidiyor. En çok da o lama Kazım'a kapak olduğuna sevindim. Yok ya aslında tüm 6S 'lılara kapak oldu, niye sevincimi böleyim? Gökmen Özdenak saplantılısı bile isyan etti ya, adam sustu sustu tutamadı ağzını... Durum hakkat çok kötü...

Hiç yorum yok: