

İç organları 180 derecelik bir dönme yapmıştır. Koruyucu kabukları, manto adı verilen derilerinin salgısı sonucu meydana geliyor. Eklembacaklılar gibi kabuk değiştirmiyor, hayvan geliştikçe buna bağlı olarak kabuk da büyüyor. Salyangozlar yönlerini yerin manyetik alanına göre bulurlarmış. Sürünürken sümüksü bir iz bırakmaları da cabası. Kabuk ise vücuda bir kasla bağlı.

Siz anlamadınız tabii ama yukardaki resim, salyangoz alemi için biraz müstehcen sayılır :) Çiftleşme öncesi birbirleriyle temas halinde bu salyangozlar. İnsanoğlunun anlayacağı dilde söylersek, ön sevişme... Salyangoz bile biliyor aazının tadını walla :) Bu nasıl bir dünya, nasıl bir düzen. Salyangozların çoğu erdişi olduğundan aynı birey hem dişi hem de erkek üreme organlarına sahiptir. Üreme dönemlerinde karşılıklı aşk okları atarak birbirlerini tahrik ederler. Erdişi salyangozlar, karşılıklı olarak birbirini döllediği gibi bazan de eşlerden biri erkek, diğeri dişi olarak görev yapar. Ömürleri söylemiştik, 5-15 yıl arası. Ama genellikle de Eylül ve Ekim aylarında üredikten sonra erginlerin çoğu kışın ölürmüş.
Kara salyangozları kış uykusuna bile yatarmış. Kabuklarının içine çekilerek, kabuk ağzını boynuzsu bir kapak veya sertleşen mukus salgı ile kapatarak toprağa gömülür veya kendilerini ağaç gövdelerine yapıştırırlarmış. İlkbaharda da uyanarak büyük bir iştahla bahçelere, yeşilliklere saldırırlarmış.
Çocukluğumu düşünüyorum da, hepimiz böyle çok görmüşüzdür kendini bir yere yapıştırmış salyangoz... "Aaa bu ne ki, ölmüş mü bu" diye koparırdım ben hep :) Meğer, uyuyormuş... İşte anlaşıldı sebebi, salyangoz bedduası nedeniyle başlamış bu hastalık :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder