17 Şubat 2010 Çarşamba

Hayatta nefret ettiğim şeyler - 25

Kartalkaya'dan buraya 4,5 saattir yoldayım... Yol iyiydi de, daha gişelere gelmeden eziyet başladı. Ben bu İstanbul trafiğinin a.q. ... Yola çıkarken de cep telefonumun pili bitti. O zaman demiştim şimdi sıçtık diye, ama yapacak bir şey yoktu! O kadar çok iş var ki!... İnanılmazda yorgunum. Eve daha girer girmez şarjda aldım soluğu... Bir yandan da o telefon nasıl açılmasın istiyorum, anlatılmaz yani! Açılınca yağacak mesajlar, alacakaranlık kuşağı gibi... Zaten mail zart diye iniyor, bekletmiyo; dumur olacak zamanı bile vermiyor. 28 tane var, ona şükürdü... Ama SMS kalleş çıktı. Evdeki ölüm sessizliğini bozan tıklar, sahne aldı... Tık, tık, tık... Tık, tık... Tık... 6 mı? Yapma bee! Hepside Kim Aramış 'dan mı, hadi yaaa!... ... ... 17 numara var burda... Hangisine geri döneyim ki ben şimdi? Akşamın bu saati... İnsan yaşadığı hayattan nefret eder mi ya! Ediyor işte, ben şimdi etmiyim de kim etsin?

Hiç yorum yok: