2 Nisan 2009 Perşembe

Kalecilik yalnızlıktır.

İspanya maçı hüsranla noktalandı, bunu kabul ediyor zaten herkes. Benim değineceğim konu çook farklı. Bende kendimi bir mensubu olarak gördüğüm için, içimdekileri aktarmak istedim. Kalecilik...

Kalecilik zordur. Kaleciler, yalnız insanlardır. Yalnız oldukları kadar da kendine güvenirler, cesurdurlar, güçlüdürler, liderdirler. Ama bu süper nitelikler bile onların yalnız oldukları gerçeğini ne yazık ki asla değiştirmez. Herkes onlara fasülyeden gözüyle bakar :) Bırakın onlar öyle sansınlar. Aslında kaleciler gerçekten biraz aptaldırlar :) Çünkü, ne gerek var sepet misin sen, sorumluluk almaya, büyük risk altına girmeye... Millet boş kaleye golü atamaz, 2 adım öteye pas veremez, tuttuğu adamı kaçırır! Bununla kimse ilgilenmez, çünkü telafisi vardır arkada... Bunları yapanda bundan siklemez zaten, rahattır içi... Ya da bir forvet oyuncusu doksan dakika sahada durur, maçın sonunda topa bir kez vurur, gol olur, kahraman olur...

Ama kalecinin asla böyle bir rahatlığı yoktur. Sürekli konsantre, sürekli hazır, sürekli hızlı, sürekli atik olmalıdır. Atlarsın, zıplarsın, çarpışırsın, itilirsin, ezilirsin, tükenirsin, afallarsın! Nasıl zor değil mi? Maç boyu herkes koşar debelenir yani sıcaktır, sen orda top gelirse hareket edersin. Hele bir de hava soğuk, bir de yağmurluysa, ah onu anlatmaya kelimeler yetmez. Maç içinde onlarca top kurtarırsın, tam kahraman olacakken, bir tane hata yaparsın gol olur senden kötüsü olmaz. Olur a.q. herif iyi vurduysa kaleci ne yapsın! Kale dediğin 7,32cm, boru mu?...

Kalecilik akıllı insanın yapacağı iş değildir, ama akıl işidir. Bir şutta hızı 100 km. ye yaklaşan meşin yuvarlağı engellemek için aklını kullanmaya ne gerek var? Hiç atlayanınız var mı uçarak, sonrasında yere çakılanınız? Maç sırasında arka arkaya çakıldıktan sonra gene kalkarsın aynı ciddiyetle savaşmaya devam edersin. Bir daha , bir daha, bir daha... Vurun kahpeye misali :) Ahh ah, kendini yıpratmaya ne gerek var? Sahada terlemeden maçı bitirenler varken... O meşin yuvarlak çizgiyi geçti mi, çaresizsin, yenilmişsin. Aslında geriye bile bakmana gerek yok, o seni geçti mi sen anlarsın, artık yalnızsın, tek başına kendi dünyanda...

Filozof-yazar Albert Camus da bir kalecidir mesela. "Ben ahlâk ve yükümlülük üzerine bildiklerimi futbola borçluyum" diyerek kaleciliği bir anlamda kutsamıştır. İyi ki varsın Volkan Demirel!... Turgay Şeren, Engin İpekoğlu, Rüştü Rençber, Toni Schumacher, Peter Schmeichel, Rinat Dassaev, José Luis Chilavert, Oliver Kahn, Van der Saar, Peter Cech, Julio Cesar, Iker Casillas... İyiki varsınız. Kalecilik kimliğimle gurur duyuyorum. Kalecilik yalnızlıktır. Doğrudur, bununla da gurur duyuyoruz. Biz, bunun için, zor için, mücadele için yaratılmışız.

Hiç yorum yok: