
Rogerio Ceni, 1973 'da Pato Branco Brezilya 'da dünyaya geldi. 1990 'da 17 yaşında Brezilya'nın en köklü ve büyük kulüplerinden olan Santos'a geldi ki halen de kalesini korumakta... Bugüne kadar yaklaşık 900 kez ıslattı Santos formasını... Onu bu kadar özel ve büyük kılan ise, meslektaşlarının kalesine tam 84 gol gönderdi. Yanlış anlamadınız, kariyerinde 84 golü var. FIFA ve IFFHS istatistiklerine göre (yani genel-geçer :) olarak:) dünyanın en golcü kalecisi... Ayrıca kariyerinde Brezilya Milli Takımı kalesi, 2 kez Copa Libertadores (Güney Amerika kıtasının Şampiyonlar Ligi) ve 3 kez Dünya Kulüpleri Turnuvası şampiyonluğu var. Kısaca tarihteki kalecilerin en büyüklerinden...

Dünyanın en çok gol atan kalecisi unvanını da taşıyan böylesine tecrübeli bir file bekçisinin, sanki ölümüne oynanan mahalle maçında son dakikada büyük hata yaparak mağlubiyete sebep olmuş küçük bir çocuk gibi yerlerde kıvranarak debelenmesine sakın ola şaşırmayın. Çünkü o gözyaşları 36 yılın tecrübesine karşın, Brezilya Milli Takımı'na kadar yükselmeyi başarmış klas bir ismin henüz içindeki coşkuyu yitirmediğini gösteren önemli bir ayrıntıdır.
Bizim ülkemizde yediği hatalı gollerin hüznünü duyacağına, en azından çenesine hakim olarak vakarını koruyacağına bir gerçeğin üzerine on yalan ekleyerek, olayı sulandırarak kaleciliği çadır tiyatrosuna çeviren şaklabanları hatırlayınca Rogerio Ceni'ye saygı duymamak ne mümkün! Sıra dışı frikik golleriyle ve artık iyice kanıksanmış penaltı vuruşlarıyla tüm dünyanın hayranlığını kazanmış Brezilyalı kaleci tarzında iş ahlakı yüksek futbolcular, kaleciler yetiştirdiğimiz vakit hiç şüpheniz olmasın, çok seyrek göründüğümüz uluslararası finallerde sıklıkla boy göstermeye başlayacağız.
Öte yandan moral eksenli kalecilik yapmanın handikaplarına da değinsek iyi olacak. Hayatları boyunca yedikleri golleri hesaplamaya küçük ölçekli hesap makinelerinin neredeyse yetmeyeceği kalecilerin, kabul etmeli ki gollerin yasını tutmak gibi bir lüksleri yoktur. Kaleciler hesaplaşmayı muhakkak ileriki günlere bırakmak ve hatanın akabinde kendi kendisini motive etmek mecburiyetindedir, maç içinde hesaplaşma demek yeni hatalara zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir.
Usta şair Can Yücel: 'Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.' diyor; işte Rogerio Ceni'nin gözyaşları tastamam o anlamlı sözlerle örtüşüyor. Son derece içten, yapmacıksız, işini eksik yapmanın ızdırabını yansıtan ifadeler etkileyici çünkü gönülden geliyor. Vakti zamanında ülkemizi istila eden Yugoslav kalecilerin galibiyetlerden sonraki abartılı sevinçlerine, yenilgilerden sonraki tamamen tribünlere yönelik üzüntü şovlarına hiç mi hiç benzemiyor.
Ağlamak her nedendir bilinmez topraklarımızda bayanlara has kılınmış, erkeklere yakıştırılamamış, zayıflık ifadesi diye algılanmıştır. Oysa yeşil sahalarda çok kereler şahit olunmuştur ki, mağlubiyeti kabul etmeyen cesur yüreklerin onurlu direnişi başarısızlıkla sonuçlandığında gözyaşı dökmek kadar doğal bir şey olamaz. Unutmadan ekleyelim, profesyonellik öncesinde varını yoğunu sahaya yansıttıktan sonra mağlup olunduğunda içten gözyaşı dökenler arasında üst düzey futbolcu olmayan birisine henüz rastlamadık. Başarılı olmanın yolu elbette ki çalışmadan, sabırdan, devamlılıktan, şımarmamaktan geçiyor ancak adına hırs denilen yasal dopingin sihirli etkisi de unutulmamalı.
1999 Şampiyonlar Ligi finalinde son iki dakikada kaybedilen kupanın ardından Bayer Münih'li Samuel Cuffour'un, 2008 finalinde ayağı kaydığı için penaltıyı direğe nişanlayarak istemeden Chelsea'yi mutlu sondan eden kaptan Terry'nin akıttığı gözyaşları, profesyonel futbolu amatör ruhu kaybetmeden oynayanlara verilecek güzel örnekler.
Meslektaşlarının koruduğu kalelere bugüne kadar 84 gol yollayan Rogerio Ceni'nin iş ahlakını temenni ederiz ki Türk kaleciler örnek alır; gözyaşlarını örnek almasını tavsiye edemiyoruz, zira adları kolaylıkla 'Sulu gözlüye!' çıkabilir; malumunuz üzere memlekette ulu orta ağlamak ayıptır da!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder