31 Aralık 2008 Çarşamba

2008 'e veda ederken...

Adettendir, geçip giden yılın arkasından yazılır ya, ben de hak yerini bulsun istedim :) Nasılsa günler, haftalar, aylar ellerimin arasından akıp gidiyor... Yılların hepsi birbirini zaten kovalıyor, istesemde istemesemde... 4-5-6-7-8-9-10 diye sayıyor, saniye misali... Bikaç çift laf etsem hakkımdır...

Yeni yılla birlikte yeni umutlara, yeni heyecanlara, yeni mutluluklara yelken açmak... Ne de güzel gelir kulağa değil mi? Hayatta bu yüzden güzeldir ya zaten... Her doğan güneş yepyeni bir başlangıç değil midir? Umuttur bu; fakirin ekmeği olan, insanı diri kılan, seni hayata bağlayan... Mümkün değildir, bir öncekinde ne yaşadıysan aynısını iyisiyle kötüsüyle tekrar yaşayan... Ezbere değildir yani, boşunadır bunu yapmaya çalışan... Bazen kendini kandırman gerekir mutlu olmak için, bazen acını, üzüntünü, kederini içine atarsın ayaklarının üzerinde durabilmek için... Bazen ayakların yerlere basmaz mutluluktan, başarıdan, bazen de delik ararsın yerin dibine geçmek için... Neyse uzatmayalım, ben varım, 2008 gitsin... Bi bokunu görmedim hatırımda kalan faydalı :)

2009 için Sadener olarak derim ki; içimizdeki ürkeklik, ruhumuzdaki heyecan, bedenimizdeki sağlık, yüzümüzdeki tebessüm ve kalplerimizdeki mutluluk hiç bitmesin. Benim en büyük hayalim bu, tıpkı yukarıdaki resimde olduğu gibi... Kıskandım çok da onları...

One Step Beyond...

14th pass : Endless / attenzione, e vietato oltrepassare la linea gialla :)

History : Lost, Escape, Unforgivable, Spartans, Green, Frog, Anelka, OceanLab, Rammstein, Gotthelf, Freedom, Super8 and Tab, 1408

Date : 30.12.2008

İnsan mıyız, yoksa dansöz mü?

Bakıyorum şu son bir haftaya... Gazze 'de yaşananlara... Pek sevmem ideolojik yorumlar yapmayı, değerlendirmeyi, ama insan dayanamıyor, çıkıveriyor dimağından bir iki asi düşünce... Çıkarcılık almış başını gitmiş, herşey olmuş insanlara... Dünya olmuş global, bir taraftan osursan diğer taraftan duyuluyor artık, ama duymak isteyene... Durup düşünüyorum, insan mıyız biz, yoksa ortama göre kıvırtan dönsöz mü? Durup sanki düşünme zamanı, bu sistem doğru mu diye... Dizlerimin üzerine çöküp cevabı aramak istiyorum, ama sanki kalmadı alacağımız bir mesaj ortada.. Artık hayal bile kuramaz olduk, zevk alamaz... Acı yaşamak, üzülmek, alışkanlık olmuş, tepkisiz, kayıtsız... Bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık devri başlamış, uğurlar olsun... Çok merak ediyorum, insan mıyız biz, yoksa dansöz mü?

30 Aralık 2008 Salı

One Step Beyond...

13th pass : Lost / attenzione, e vietato oltrepassare la linea gialla :)

History : Escape, Unforgivable, Spartans, Green, Frog, Anelka, OceanLab, Rammstein, Gotthelf, Freedom, Super8 and Tab, 1408

Date : 29.12.2008

29 Aralık 2008 Pazartesi

Sibirbaşı...

Tepebaşı mı, Sibirya mı belli değil! İddaya girerim ki İstanbul 'un en soğuk noktalarından biri burası... Asmalımescit dönüşü ile plaza önü arası... Nasıl esmektir o! Biz kısaca Sibirbaşı diyelim... "Kesssti ooolm!" Ahh lise yılları neyse alakasız oldu :)

Pazar kısırdöngüsü üzerine...

Benim pansiyon ayılma 1200 civarı olur... Nüfus 3... Aç karın ve gurultu giderimi için Saray, tek geçilir... Caddeyi turla, bir de yağmur yağmaz mı?... Emperyalizmin kalesi Sıtarbaks ve orta boy karamel makiyato :) tadından yenmez... Parmaklarda kaşıntı var, sonucunda ekranda PS3 başında büyümüşte küçülmüş adamlar... Saatlerce bas bas tuşa, sol baş parmak olmuş yalan... Yetmedi ekran, bi de halı sahada sizin neyinize... Yakında saha yok sanki, git ta nikahına... Daha arabadan inince başladı soğuk ayaz, içinden girip dışına çıkmaya... Zaten kaledesin, üstünde incecik tişört, sağanak yağmur ve yer ıslak, ayaz mağduru... Ben atlamam aga dersin ama o tam gazoz ağacı... Top gelir, sol baş parmak tutmaz acısını... Soğuk bi yandan, yağmur bir yandan, ıslak bir yandan, acı bir yandan yetmez delikanlıya, çıkıp gol atma peşinde koşarsın yanar için cayır cayır o ayazda, zatürre garantili... 2300 gibi evde sıcak duş altında geçen yarım saat yetmemiştir, salaklığın tedavisine... Zaten yarın Pazartesidir, çileden çıkaran... Koltukta tv karşısında uyuklamaklı, dünden kalma makarna ve köfteli son anlar yaşanır doyasıya... Oda ne, bir bakarsın koltukta sabah olmuş, üstün açık, hevesin kursağında takılı... Ne kötüdür o an! Kalkıp işe gitmek zoruna gider adamın... Anlarsın ki başa döner bu dünya, yine sona saracaktır aynı kaset...

28 Aralık 2008 Pazar

Adriana Lima

Yok artık! Yok canım walla benzemiyor, o kadar da değil...

One Step Beyond...

12th pass : Escape / attenzione, e vietato oltrepassare la linea gialla :)

History : Unforgivable, Spartans, Green, Frog, Anelka, OceanLab, Rammstein, Gotthelf, Freedom, Super8 and Tab, 1408

Date : 27.12.2008

27 Aralık 2008 Cumartesi

Dikkat! Bu albüm kaçmaz!

Veee 2008 'in sonuna gelirken beklenen albüm de geldi... Bu yılın 1 numaralı dj 'i Armin van Buuren, 2008 yılının en melodik, en sürükleyici, en alıp götürücü, en farklı boyutlu şarkılarını bir araya topladı... Tanırım kendisini, kalleş bu adam :) Eğer trance nedir yenir mi, yoksa yanında mı yatılır diye merak ediyorsanız ve bi tanışalım bakalım diyorsanız, bu albüm sizin için biçilmiş kaftan... Çünkü bu şarkılar, geeerçekten mükemmel... Ee bende zevkliymişim hani, albümdeki parçaların bir bölümü, her çarşamba yayınladığım SadenerLand TOTW serilerimde sizlere sunmuşum. Deep trance awaits you!

Yorumsuz

Alkol, şişede durduğu gibi durmuyor... Anlayana :)

26 Aralık 2008 Cuma

Hayatta Unutulmayacak Sözler - 8

"Trance is a natural drug that will heal us all"...

Armin Van Buuren

Tunes of The Week - 10

Gününü geçirdik gene ama yapacak bişii yok. Bu aralar hiç yazasım yoktu... Geldi gene ya neyse... İşte bu haftaki menümüz... Jaren 'in güzel sesinden dinleyelim "Walk Away". Sonrasında 2 melodik parça war. Aman alıp götürmesin dikkat! Korna mı? "Paradise Garage" , The SefilBülo kulakların çınlasın bakınma etrafa :) Hadi bakalım...

- Matt Cerf Evelio feat. Jaren / Walk Away (Lange Remix)








- Sied van Riel / Riel People Know (W&W Remix)








- Heatbeat / Paradise Garage (Dj Eco Remix)






One Step Beyond...

11th pass : Unforgivable / attenzione, e vietato oltrepassare la linea gialla :)

History : Spartans, Green, Frog, Anelka, OceanLab, Rammstein, Gotthelf, Freedom, Super8 and Tab, 1408

Date : 25.12.2008

25 Aralık 2008 Perşembe

Hayatta Unutulmayacak Sözler - 7

"Çünkü o anlar ne kadar güzel olsalarda, bittiklerinde kötüler..."

Ultraviolet 'ten...

23 Aralık 2008 Salı

Trance Energy 2009 hakkında herşey

Trance müziğin en büyük partilerinden biri olan Trance Energy, bu sene 16. kez karşımızda... 2009 tarihi 07 Mart... Biletlerin 29 Kasım itibariyle satışa çıkarılmasıyla site de yayına geçti ve oldukça güzel bir içerik var. http://www.trance-energy.nl/ adresini mutlaka gezmenizi tavsiye ederim. Son yıllarda gördüğüm en başarılı sitelerden... Hem ilgilenenlere tanıtmak, gelmek isteyenlere de rehber olması amacıyla tüm bilgi ve birikimimi paylaşmak istedim. Olayın merkez üssü, Hollanda Utrecht...

Varan - 1 : Hikayesi : İlk olarak 1999 Nisan 'ın da başladı bu hikaye... Tiesto, Marco V. gibi ünlü Dj'ler ve yaklaşık 8,500 kişinin katılımı ile Eindhoven 'de gerçekleştirildi. Aynı yıl içinde 2 tane daha yapıldı, Eylül'de ve Aralık'ta yılbaşı partisi olarak... Kişi sayısı artmaya başlayınca, yeni merkez 2000 Eylül ile Heerenveen oldu. Sonrasında mevcut merkez olan Utrecht ile değişerek ev sahipliği yaptı trance severlere... Bu sene 16. sı yapılacak... Dile kolay... Aşağıda da TE2008 After Film 'i bulabilirsiniz.

Varan - 2 : Uçak : Her ne kadar parti Utrecht 'te de olsa tabii ki Amsterdam 'da kalınır. Önerim, tadını çıkarmak için 05 - 09 Mart arasını bu geziye ayırmak... Uçak fiyatlarına baktığımızda THY 545.-YTL, KLM ise Euro 250.- civarında, hemen hemen aynı... Hatta millerle 31 Aralık 'a kadar 20bin yerine 16bin'e sadece vergileri ödeyerek bilet almak mümkün... Kaçmazz :)

Varan - 3 : Otel : Amsterdam 'da günlük Euro 75-110.- / günlük civarında bir otel oldukça yeterli bence. Odasında WC 'si olanlardan tabii... Ama daha düşük bedelli bir otel bulmak isteyenlere, önceden rezervasyon yerine Amsterdam Merkez Tren İstasyon'undaki turizm ofisini öneririm. Ayaküstü çok başarılı fiyatlarla düzgün oteller bulunabiliyor.

Varan - 4 : Ulaşım : Amsterdam - Utrecht arası 39 km. ve trenle 27-36dk arası bu mesafeyi alabilirsiniz. Dutch Railway 'in sitesi http://www.ns.nl/ ve buradan önceden rezervasyon yapılabiliyor. Fiyatlar bineceğiniz trene göre Euro 4-8.- arası, yani para değil... Her gün yaklaşık 5-15dk aralıklarla non-stop sefer var :) He ben fantezi yaparım, GPS ile yolumu bulur, gezer tozarım diyorsanız araç kiralama günlük Euro 60.- civarından başlıyor.

Varan - 5 : Lokasyon : Parti Utrecht 'te Jaarbeurs 'ta... Burası uluslararası bir fuar merkezi ve oldukça büyük. http://www.jaarbeurs.nl/ adresinde fuar alanı hakkındaki tüm bilgiler mevcut. Aşağıdaki haritada Utrect ve Jaarbeurs hakkında daha fazla bilgi bulunabilir. Parti merkezi, görüldüğü üzere Utrecht Merkez Tren İstasyonuna çok yakın ve yürüme mesafesinde :) Tavsiyem, trenle seyahat...


Varan - 6 : Anthem : Her sene başında, o yıl için bir şarkı seçilir. Geçmiş şarkılar aklıma geliyorda, hepsi birbirinden süperdi. Marco V., Joop 's ve daha niceleri... Gelenek hala devam ediyor ve bu seneki ise Rank1 'den...

- Rank1 / L.E.D. There Be Light (Trance Energy 2009 Anthem)




Varan - 7 : Parti Hakkında : Kapılar saat 21:00 itibariyle açılıyor ve ertesi sabah da 07:00 gibi 2009'a veda ediyor :) Ee akmasa damlar, 10 saat ne ki, kulağımızın pası... Giriş bedeli Euro 42,50.- ve http://webshop.ticketonline.nl/ adresinden hemen temin edilebilir. Her sene yaklaşık 30bin kişi katılıyor, bu sene kriz malum düşer mi bu sayı bilinmez. Aktivite de toplam 4 sahne var ve her sahne birbirinden fenaaa... İnsanın 4 'e bölünesi geliyor :) Bu senenin ön plana çıkan isimleri; tabii ki 2008 'in birincisi Armin van Buuren, Paul van Dyk, Marcel Woods, Johan Gielen, Yves de Ruyter, Talla 2XLC, Rank 1, Joop, Judge Jules ve First State... Tüm sahneleri ve çıkacak grupları aşağıda bulabilirsiniz.

Mainstage: - Paul van Dyk - Marcel Woods - John 'O Callaghan - Tydi - Armin van Buuren - Fausto

Classic stage :- Bas & Ram - Yves de Ruyter - Talla 2XLC- Scot Project - Johan Gielen - Spider Willem

High contrast stage: - Joop - Jochen Miller - Wippenberg - Rank 1 - Judge Jules - Danjo - Artento Divini

Future stage: - First State - Ali Wilson - Marcus Schossow - Aly & Fila - Simon Patterson - Re-Ward - Cliff Coenraad

Yılbaşı sonrası geri saymaya başlarız, aman kriz mriz vurmasın tek korkum o :) Tiesto 'ya üzüldüm, bu seneki programda yok, birinciliği bu sene de Armin 'e kaptırınca mı gelmedi acep? :) Bir de Above & Beyond, Markus Schulz olsa tadından yenmezdi... Ancak mevcut program da oldukça başarılı... Gelişmeleri takibe dewam...

22 Aralık 2008 Pazartesi

One Step Beyond...

10th pass : Spartans / attenzione, e vietato oltrepassare la linea gialla :)

History : Green, Frog, Anelka, OceanLab, Rammstein, Gotthelf, Freedom, Super8 and Tab, 1408

Date : 21.12.2008

Jaren... Kusursuz ses bu olsa gerek

Jaren... Bahsetmiştim, "Man On The Run" diye geçenlerde... İtalya seyahatimi, sesiyle perişan eden zat! Merak ettim, o sesin nasıl bir insana ait olduğunu :)

- Dash Berlin feat. Cerf, Mitiska & Jaren / Man On The Run







Biraz internette araştırdım kendisini... Aslında eskiden bir A.B.D. Kaliforniya'lı folk sanatçısı olarak karşıma çıktı... Profesyonelliğe ilk adımı daha 6 yaşında atan Jaren 'in babası da bir Country şarkıcısı ve söz yazarıymış. Şuan kaç yaşında olduğunu ne yazık ki bulamadım :( (merak işte) Country - Folk çizgisinde devam eden tarzını ise son yıllarda trance müziğe çevirmiş.


Bu sesin trance müzik tarafından keşfi 2004 'lü yıllara dayanıyor. Matt Cerf ve Shawn Mitiska ile 2004 'te başlıyor görüşmeleri, ilk karşılaşmaları ise 2005 'te bir album tanıtımında... Sonrasında ise Cerf, Mitiska & Jaren huzurlarınızda... Kişisel olarak da , kendi yazmış olduğu ilk şarkısı olan "Saved Again" ile Armin van Buuren 'in dikkatini çekiyor ve 2007 'de A.S.O.T. 'ta bir sette birlikte editliyorlar.

Zaten bu kadar güzel bir sesin sahibinin çirkin biri olması beklenemezdi :) Şuan kızıl mı, sarışın mı bilemiyorum ama internette 1-2 röportajını okudum. O da kesinlikle rahatsız!... Bu nedenle çekiyor işte, ben ne yapayım :)

Jaren 'i, http://www.myspace.com/jarencerf adresinde bulabilirsiniz. "Unforgivable" ve "Man On The Run" zaten TOTW - 9 'da :) . Matt Cerf ile 2005 yapımı "Walk Away" (Lange Remix) ise TOTW - 10 'da olacak... Çarşambaya az kaldı...

20 Aralık 2008 Cumartesi

One Step Beyond...

9th pass : Green / attenzione, e vietato oltrepassare la linea gialla :)

History : Frog, Anelka, OceanLab, Rammstein, Gotthelf, Freedom, Super8 and Tab, 1408

Date : 19.12.2008

19 Aralık 2008 Cuma

Tunes of The Week - 9


What's up everybody and wellcome again! Bir hafta ara verdik, bilmem farkeden oldu mu? Olmasa da ne farkeder :) Seyahatim değildi sebep, Jaren beni mahvetti... Bloga koymuştum Man on the Run şarkısını, bana hissettirdikleriyle beraber... Tabii ki TOTW'da bu hafta en başta o olacak... Vee Jaren 'e taktım ya, 2. parça da ondan, Armin v.B. destekli... Vokalleri inanılmaz, sarsıcı, bağlayıcı, etkileyici, huzurlu... Daha sayarım onlarca sıfat... Son olarak da Trance Energy 2009 'un parçası (anthem) Rank 1'den... Anthem 'den belli bu senenin başka boyutta olacağı... Az kaldı, Trance Energy 'nin detayları bu hafta sonu burada olacak... Müzik başlasın artık...

- Dash Berlin feat. Cerf, Mitiska & Jaren / Man On The Run








- Armin van Buuren feat. Jaren / Unforgivable (First State Smoove Remix)








- Rank 1 / L.E.D. There Be Light (Trance Energy 2009 Anthem)






200

Blog'da 200 'e de ulaştık... Walla etti iki yüüüüz!

Guiza - Kežman yarışında son durum...

Yarış, nefes nefese dewam ediyor... Guiza 'da açıldı, Kežman 'da... Guiza lig'de BJK ve Antalya maçlarında fileleri havalandırırken, Kežman'da dün gece Twente filelerini 84. dakikada takımının 3. golünü attı... Ama değinmeden edemeyeceğim, 54 'te de bir penaltı kaçırdı :) Ama at be Kežman'ım, yürü be piskopatım :)

Daniel Guiza : 6
4 gol / Lig
2 gol / Avrupa

Mateja Kežman : 4
1 gol / Lig
3 gol / Avrupa

18 Aralık 2008 Perşembe

Yorumsuz

ay lav dis pilays :)

17 Aralık 2008 Çarşamba

Dünya dönüyor, bende ...

Pazartesi; Trento, Verona, Milano, İstanbul... Döndük bu sefer iş vurdu bizi... Salı; İstanbul, İzmir... Çarşamba; İzmir, Aydın, Antalya... Vee Perşembe Antalya, İstanbul... Hafta sonu kıpırdarsam yuh bana! Olsun bu ekiple herşey güzel :) Aydın' da TSYD 'den bir kare...

Adriana Lima

İnsan diil!

16 Aralık 2008 Salı

Trento... Soğuk ve Kar :)

İtalya 'daki merkezim olduğundan onu en sona bıraktım. Döneyim dedim sağ salim, sonra yazarım... Gerçekten diğerleri gibi şaşalı değildi ama o kadar güzeldi ki... Buradan hissedilmesi zor. Bir kere karlı ve soğuktu :) Bu bile yeterli değil mi?

Trento, İtalya'nın kuzeyinde Trentino bölgesinin Bolzano ile birlikte 2 büyük şehrinden biri... İtalya genelinde 75 şehir vardı galiba, Trento ise heralde 30 ve 31 'dir. Çok büyük ve şaşalı bir ünü yok belki ama o kadar düzenli ve güzeldi ki... Şehrin nüfusunun büyük çoğunluğu yaşlı ve az da olsa güzeller gene war diyebilirim. Ama diğer yandan da en varlıklı şehirlerinden, hayat standardı oldukça yüksek... İtalya 'nın ve hatta Avrupa'nın önemli kayak merkezlerinden...

Duomosu, Piazza Tiera yani Tiera meydanıyla, şehir merkezine kurulan christmas pazarıyla, karlı ve ıslak sokaklarıyla ve tabii ki Trento merkez tren istasyonuyla :) asla unutulmayacak. Hatta Cumartesi günü Enrico Numan ile bahis oynayıp, Euro 1.222.- 'yu kılpayı kaçırırsan öyle bir yer eder adamda... Son olarak bir karşılaştırma yapmak isterim.... İnsan olarak bir farkımız yok ama ciddi mantalite farkı var. Herkes birbirine karşı saygılı ve kurullara kesin uyuyor. Uymazsan öpüyorlar adamı, tıpkı bizi öptükleri gibi yazmıştım daha önce, takip eden bilir :) Trafik inanılmaz düzenli ve yaya gören zınk diye duruyor. Park yeri şehrine göre saati Euro 6'.-dan başlıyor. Sıkıysa bırak ortalığa... Bir de değinmeden edemeyeceğim şey, tren rötarları... Trenlerle her yere süper şekilde gidebiliyorsunuz ama bir de rötar olmasa :) Bezdirebiliyor insanı...

Bir sonraki sefer yaza inşallah... Lecce, Brindisi, biraz mafya dünyasına girip Sicilya bölgesinde Palermo, Catania, hatta ortaya doğru Napoli, Genoa, belki Roma, Pisa... Şimdilik Ciao İtalya...

15 Aralık 2008 Pazartesi

Yorumsuz

Bu bir Sivas kangal :) Adı da Joe... Ben mi onu dolaştırıyorum, o mu beni belli değil de... Joe ve Avarel 'den :) Trento hatırası...

14 Aralık 2008 Pazar

Yeah, such a tragedy... Man on the run...

Uzun süren stabil yolculukları seviyorum. Çünkü insan sıkıntıdan kendisiyle kala kalıyor, ruhuyla yüzleşebiliyor. Bu yolculuklar esnasında, tren tren dolaşırken bir şarkı takıldı kafama, heralde yüzlerce kere dinlemişimdir... Takıldıdan ziyade beni yendi ve bana bazı şeyleri kabul ettirdi, ne yazık ki... Hele birde Floransa - Trento arası 3,5 saat olunca... 30 senedir bu dünyadayım. Günahıyla ve sevabıyla yaptığım herşeyin arkasında durdum, savundum, utanmadım. Yanlış olsa bile, bana zarar verse bile... Asla da bu duruşumdan vazgeçmeyeceğimi biliyordum ve inanıyordum. Ama pes ediyorum, evet hatalıydım!!! Yaklaşık son 1 senedir kaçıyorum sanki... Evet ben kaçıyorum, o şey kovalıyor... Kaçamadım, uzaklaşamadım o şeyden, gölgem gibi... Ben nereye, o oraya... Son bir senedir yaptığım, yaşadığım, gördüğüm her şey kaçışımın bir parçası sanki... He kaçmasam farklı mı olurdu, olmazdı aynısı olurdu... Çok mu kötüyüm, hayır mutluyum huzurluyum ama sanki bir şeyler eksik... Ama bu kendimi avutmaya calıştığım gerçeğini değiştirmiyor... Man on the run... Sıçtın ağzıma, yendin beni, kabul ettirdin, tükettin beni... Çok özel bu vokaller benim için, paylaşmak istedim...

Dash Berlin feat. Cerf, Mitiska & Jaren / Man On The Run










Yaklaşık bir haftadır seyahat ediyorum ve binlerce km yol yaptım. Her gün 10 saatten fazla trance dinliyorum, ya benim beynim sulandı bir daha düzelmez ya da akıllandım. Hangisi bakalım zaman gösterecek...

13 Aralık 2008 Cumartesi

Floransa... İtalyan Rönesansının doğum yeri

Ee İtalya 'ya gelmişken Floransa yapmadan olmaz dedim ve gene düştük yollara... Cuma sabahının köründe başlayan tren maceram, gecenin ilerleyen saatlerinde son buldu. Sırf gidiş geliş 7 saatimi aldı, varın gerisini siz düşünün... Bu nedenle kendime gelmem anca şuanı buldu...

Floransa, orta - kuzey İtalya 'da Toskana bölgesinin başkentidir. Kısa bir dönem, eski İtalya Krallığına da başkentlik yapmıştır. Nüfusu 600binden fazla ve kızları oldukça güzel :) Walla ben kefilim... İçinden geçen büyük Arno Nehrinin etrafına kurulan bu şehir, İtalyan Rönesansının başladığı yer olarak da bilinir. Ayrıca Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Botticelli, bu şehirde yetişmiş dünyaca ünlü sanatçılarmış. Konu bana oldukça uzak :)

Şehir oldukça büyük, ancak gezilecek önemli ve tarihi yerler için 4 ana bölge oluşturulmuş. Santa Croce, San Giovanni, Santo Spirito ve Santa Maria Novella... Tüm yerler de burada... Tarihi yüzlerce binanın bulunduğu daracık sokaklarla birbirine bağlanan bu bölgeler gerçekten görülmeye değer. Bu bölgeleri yürüyerek 1 günde gezebiliyorsunuz, benim gibi :) Ama detaylı bakmak ve içlerini gezmek ancak 1 hafta alır :) O da iyimser bir tahminle...

Önemli yerlerden bazıları, yukarda resmi görülen Piazza della Signoria meydanı, Uffizi Meydanı ve Galerisi, Ponte Vecchio Köprüsü (onunda resmi üstte - 2. Dünya Savaşında yıkılmayan tek köprü imiş), Pitti Sarayı, Boboli Bahçesi, Akademi Galerisi, San Marco Müzesi, Bargello Müzesi, San Lorenzo Basilikası ve Şapel 'i, Republicca Meydanı, Santa Croce Meydanı ve Kilisesi, Santa Maria Novella Meydanı ve Kilisesi, Michelangelo Meydanı... sıralanabilir. Daha o kadar çok yer var ki say say bitmez. Gene yanlış hatırlamıyorsam bu şehirde Verona ve Venedik gibi, tüm şehir olarak UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil...

Santa Maria del Fiore yani Floransa Duomo 'suna özel bir yer vermek isterim. En üstteki resimde de bir bölümü görülebilen kentin katedralinin 1436 yılında yapımı tamamlanmış. Battistero di San Giovanni ve Campanile (Çan Kulesi) ile birlikte gerçekten muazzam bir yapı... Ben öyle taştan binadan fazla etkilenmem ama bu şaka gibi... Bu Duomonun en büyük özelliği, ülkenin bayrak renkleri olan kırmızı ve yeşil renkli mermerlerden yapılmış olması...


Hafta sonunu Trento 'da dinlenerek geçireceğim ve walla oturacağım, çünkü ayaklarım sızlıyor :) Bu hafta sonu şansa Juventus - Milan maçı da vardı. Torino 'ya gidip Stadio Olimpico 'da seyrederek, muhteşem bir sonla veda etmek vardı ama maç Pazar gecesi ve ertesi günü döneceğimden yalan oldu. Ahh bir de maç Cumartesi olsaydı ki ah! Neyse bazı yerlerde sonraya kalsın. Şimdilik Ciao!...

12 Aralık 2008 Cuma

Bir umutla gittik tekrar ama...

Bir umutla gittik Venedik'e gene ancak yakalayamadık. Sular yükselmiş, sokaklarda ve meydanlarda yürüyüş platformları duruyordu. Ancak ben gidene kadar da çekilmişti. :) Ossun başka zaman artık, ömrümüz yeterse...

Bende gitmişken gene dolaştım sokaklarda... Bir de bot turu, arkasından San Marco 'da şarap keyfi, bir de maskemi aldım eve... Hadi hayırlısı...

Yorumsuz

Sadener Was Here! Trento Centrale Stazione

10 Aralık 2008 Çarşamba

Verona... Ünlü aşıkların kenti...

Bugün programımda Verona var... Fazla bilinmeyen bir şehir... Dünyaca ünlü aşıklar Romeo ve Juliet, bu şehirde yaşamışlar. Ee bize de bir faydası olabilir diyerek geldik...

Verona, Kuzey İtalya 'da yaklaşık 300bin nüfuslu bir şehir. Burda da kanallar var ve zamanında sel baskınları atlatmış ama bir Venedik kadar değil. Mimarisi, operası, bazı ulusal fuarları, Roma'lılardan kalma Arenası ve Romeo - Juliet'iyle meşhur. O kadar çok tarihi yer var ki, bu nedenle belli başlı noktaları değil, tüm şehir olarak UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil olmuştur.

Trento'da kar yağarken, yaklaşık 150km ötedeki bu şehirde sağanak yağmur yağıyor. Bu nedenle tam deyimiyle, Verona kazan ben kepçe sırılsıklam dolaşıyorum sokaklarda... Merkez istasyondan 20-25 dklık bir yürüyüşle şehir merkezine varıyorum. Hava kötü olduğu için fazla kalabalık değil ama dünyanın heryerinde olduğu gibi sağolsun Japon turistler beni yalnız bırakmıyor :) Merkezde dünyaca ünlü markaların toplandığı yüzlerce dükkan var. Merkezdeki sokaklar o kadar kaliteli ki bahsetmeden edemeyeceğim. Yerler büyük mermer bloklarla kaplanmış, yağmurla ıslanınca ışıl ışıl bir görüntüyle insanı etkiliyor. Sora sora Bağdat bulunur misali hem dolaşıyor, hem de Romeo - Juliet'in evini arıyorum.

İşte burda... Evin geniş kemerli bir girişi var, tüneli andırıyor. Ünlü aşıklara nazire edercesine duvarlarda milyonlarca aşığın isimleri ya kazınmış, ya boyanmış, ya da kağıt yapıştırılmış. Az kaldı bu bölümü boş geçiyorduk da aklıma Adriana geldi, yazdık laf olsun diye :) Açılan avluda ise Juliet'in heykeli... Adet göğsüne dokunmakmış (Sevil's note :) ) ama abazanlık olmasın diye yapmadık tabii :) Yaşadıkları evi Euro 6.- 'ya dolaşabiliyorsunuz ama fazla bi detay yok. Eski ev işte... Sonuç hüsran tabii, heves ettik belki bizi de etkiler de küskünlüğü atar, dönünce yakar yıkarız ortalığı diye... Olmadı...

Sonrasında ise Roma'lılardan kalma Arena idi hedef. Gerçekten ihtişamlı bir yapı... Roma ve Capua 'daki kolosiyumlardan sonra en büyük 3.cü... Zamanında 30bin kişiden fazla insan alıyormuş, günümüzde güvenlik sebebiyle 15bin civarında. M.Ö. 30 'da yapıldığı biliniyor. M.S. 1117 'deki büyük depremde büyük zarar görmüş ancak onarılmış. O zamandan bugüne kadar gelmesi muhteşem... İçine girip tribünlerde en tepeye çıkınca o ihtişam daha bir heyecanlandırıyor insanı... Çıkarken ki ihtişam inerken ise yerini tırsmaya bırakıyor. O kadar dik ki, yağmurdan ıslanmış o mermer bloklardan inmek hiç hoş bir tecrübe değildi... Kim bilir zamanında ne dövüşler, ne kapışmalar yaşandı burada... İnsanın içinden kükreyesi geliyor... Zamanımızda opera gösterileri için kullanılmakta :) Ne kadar banal; kan yok, adrenalin yok...

Şehir merkezine giden büyük bulvarı, girişindeki eski kale ve surları, 1290'da yapılan Duomosu ile Verona The End! Yarın gidebilirsem tekrar Venedik'e gitmeye çalışacağım. Burda hava o kadar boktan ki kesin orayı su basmıştır diye düşünüyorum. Basmadıysa yuh! :)

Trento'da 5 yıl sonra yağan kar!

Dediklerine göre 5 senedir yağmamış kar... Trento kayak merkezi ama şehir merkezine değil dağlara yağarmış. Burası merkez istasyon, Verona 'ya gitmeye çalışıyorum ama lapa lapa kar yağıyor. Olsun ben seviyorum soğuğu diyeceğim ama trenler hep rötarlı geliyor, düşecek burnum, kulağım :)

9 Aralık 2008 Salı

I was here :)

Bu resim, milliyet gazetesindeki habere göre, AFP ajansı tarafından seçilen 2008 yılı en iyi fotoğraflarından... Görünce anılarım canlandı. Lokasyon Zürih Merkez Tren İstasyonu... Euro 2008 Türkiye - İsviçre maçı için oradaydım. Şehri gezerken tabii ki merkez istasyona uğramadan olmaz. Gittiğimde gerçekten başarılı bir uygulama beni bekliyordu.

Adidas, Avrupa Şampiyonasında sponsor olduğu 9 milli takımın kaptanlarının yaklaşık 20m hatta belki daha fazla yükseklikteki heykellerini yapmıştı. Siz düşünün artık o Zürih Merkez İstasyonunun ne kadar ihtişamlı bir yapı olduğunu :) Hepsi omuz omuza vermiş birbirlerine bakıyorlardı. İçlerinde Cech, Ballack, Viera 'da vardı. Aşağıda videosunu bulabilirsiniz... Ahh ah, geçmiş zaman olur ki...

2008'in en iyi AFP fotoğrafları burada...