31 Aralık 2008 Çarşamba
2008 'e veda ederken...
Yeni yılla birlikte yeni umutlara, yeni heyecanlara, yeni mutluluklara yelken açmak... Ne de güzel gelir kulağa değil mi? Hayatta bu yüzden güzeldir ya zaten... Her doğan güneş yepyeni bir başlangıç değil midir? Umuttur bu; fakirin ekmeği olan, insanı diri kılan, seni hayata bağlayan... Mümkün değildir, bir öncekinde ne yaşadıysan aynısını iyisiyle kötüsüyle tekrar yaşayan... Ezbere değildir yani, boşunadır bunu yapmaya çalışan... Bazen kendini kandırman gerekir mutlu olmak için, bazen acını, üzüntünü, kederini içine atarsın ayaklarının üzerinde durabilmek için... Bazen ayakların yerlere basmaz mutluluktan, başarıdan, bazen de delik ararsın yerin dibine geçmek için... Neyse uzatmayalım, ben varım, 2008 gitsin... Bi bokunu görmedim hatırımda kalan faydalı :)
2009 için Sadener olarak derim ki; içimizdeki ürkeklik, ruhumuzdaki heyecan, bedenimizdeki sağlık, yüzümüzdeki tebessüm ve kalplerimizdeki mutluluk hiç bitmesin. Benim en büyük hayalim bu, tıpkı yukarıdaki resimde olduğu gibi... Kıskandım çok da onları...
One Step Beyond...
İnsan mıyız, yoksa dansöz mü?
30 Aralık 2008 Salı
One Step Beyond...
29 Aralık 2008 Pazartesi
Sibirbaşı...
Pazar kısırdöngüsü üzerine...
28 Aralık 2008 Pazar
One Step Beyond...
27 Aralık 2008 Cumartesi
Dikkat! Bu albüm kaçmaz!
26 Aralık 2008 Cuma
Tunes of The Week - 10
- Matt Cerf Evelio feat. Jaren / Walk Away (Lange Remix)
- Sied van Riel / Riel People Know (W&W Remix)
- Heatbeat / Paradise Garage (Dj Eco Remix)
One Step Beyond...
25 Aralık 2008 Perşembe
23 Aralık 2008 Salı
Trance Energy 2009 hakkında herşey
Classic stage :- Bas & Ram - Yves de Ruyter - Talla 2XLC- Scot Project - Johan Gielen - Spider Willem
High contrast stage: - Joop - Jochen Miller - Wippenberg - Rank 1 - Judge Jules - Danjo - Artento Divini
Future stage: - First State - Ali Wilson - Marcus Schossow - Aly & Fila - Simon Patterson - Re-Ward - Cliff Coenraad
22 Aralık 2008 Pazartesi
One Step Beyond...
Jaren... Kusursuz ses bu olsa gerek
- Dash Berlin feat. Cerf, Mitiska & Jaren / Man On The Run
Bu sesin trance müzik tarafından keşfi 2004 'lü yıllara dayanıyor. Matt Cerf ve Shawn Mitiska ile 2004 'te başlıyor görüşmeleri, ilk karşılaşmaları ise 2005 'te bir album tanıtımında... Sonrasında ise Cerf, Mitiska & Jaren huzurlarınızda... Kişisel olarak da , kendi yazmış olduğu ilk şarkısı olan "Saved Again" ile Armin van Buuren 'in dikkatini çekiyor ve 2007 'de A.S.O.T. 'ta bir sette birlikte editliyorlar.
Zaten bu kadar güzel bir sesin sahibinin çirkin biri olması beklenemezdi :) Şuan kızıl mı, sarışın mı bilemiyorum ama internette 1-2 röportajını okudum. O da kesinlikle rahatsız!... Bu nedenle çekiyor işte, ben ne yapayım :)
Jaren 'i, http://www.myspace.com/jarencerf adresinde bulabilirsiniz. "Unforgivable" ve "Man On The Run" zaten TOTW - 9 'da :) . Matt Cerf ile 2005 yapımı "Walk Away" (Lange Remix) ise TOTW - 10 'da olacak... Çarşambaya az kaldı...
20 Aralık 2008 Cumartesi
One Step Beyond...
19 Aralık 2008 Cuma
Tunes of The Week - 9
- Dash Berlin feat. Cerf, Mitiska & Jaren / Man On The Run
- Armin van Buuren feat. Jaren / Unforgivable (First State Smoove Remix)
- Rank 1 / L.E.D. There Be Light (Trance Energy 2009 Anthem)
Guiza - Kežman yarışında son durum...
Daniel Guiza : 6
4 gol / Lig
2 gol / Avrupa
Mateja Kežman : 4
1 gol / Lig
3 gol / Avrupa
18 Aralık 2008 Perşembe
17 Aralık 2008 Çarşamba
Dünya dönüyor, bende ...
16 Aralık 2008 Salı
Trento... Soğuk ve Kar :)
Bir sonraki sefer yaza inşallah... Lecce, Brindisi, biraz mafya dünyasına girip Sicilya bölgesinde Palermo, Catania, hatta ortaya doğru Napoli, Genoa, belki Roma, Pisa... Şimdilik Ciao İtalya...
15 Aralık 2008 Pazartesi
14 Aralık 2008 Pazar
Yeah, such a tragedy... Man on the run...
Dash Berlin feat. Cerf, Mitiska & Jaren / Man On The Run
Yaklaşık bir haftadır seyahat ediyorum ve binlerce km yol yaptım. Her gün 10 saatten fazla trance dinliyorum, ya benim beynim sulandı bir daha düzelmez ya da akıllandım. Hangisi bakalım zaman gösterecek...
13 Aralık 2008 Cumartesi
Floransa... İtalyan Rönesansının doğum yeri
Floransa, orta - kuzey İtalya 'da Toskana bölgesinin başkentidir. Kısa bir dönem, eski İtalya Krallığına da başkentlik yapmıştır. Nüfusu 600binden fazla ve kızları oldukça güzel :) Walla ben kefilim... İçinden geçen büyük Arno Nehrinin etrafına kurulan bu şehir, İtalyan Rönesansının başladığı yer olarak da bilinir. Ayrıca Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Botticelli, bu şehirde yetişmiş dünyaca ünlü sanatçılarmış. Konu bana oldukça uzak :)
Önemli yerlerden bazıları, yukarda resmi görülen Piazza della Signoria meydanı, Uffizi Meydanı ve Galerisi, Ponte Vecchio Köprüsü (onunda resmi üstte - 2. Dünya Savaşında yıkılmayan tek köprü imiş), Pitti Sarayı, Boboli Bahçesi, Akademi Galerisi, San Marco Müzesi, Bargello Müzesi, San Lorenzo Basilikası ve Şapel 'i, Republicca Meydanı, Santa Croce Meydanı ve Kilisesi, Santa Maria Novella Meydanı ve Kilisesi, Michelangelo Meydanı... sıralanabilir. Daha o kadar çok yer var ki say say bitmez. Gene yanlış hatırlamıyorsam bu şehirde Verona ve Venedik gibi, tüm şehir olarak UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil...
Hafta sonunu Trento 'da dinlenerek geçireceğim ve walla oturacağım, çünkü ayaklarım sızlıyor :) Bu hafta sonu şansa Juventus - Milan maçı da vardı. Torino 'ya gidip Stadio Olimpico 'da seyrederek, muhteşem bir sonla veda etmek vardı ama maç Pazar gecesi ve ertesi günü döneceğimden yalan oldu. Ahh bir de maç Cumartesi olsaydı ki ah! Neyse bazı yerlerde sonraya kalsın. Şimdilik Ciao!...
12 Aralık 2008 Cuma
Bir umutla gittik tekrar ama...
Bende gitmişken gene dolaştım sokaklarda... Bir de bot turu, arkasından San Marco 'da şarap keyfi, bir de maskemi aldım eve... Hadi hayırlısı...
10 Aralık 2008 Çarşamba
Verona... Ünlü aşıkların kenti...
Verona, Kuzey İtalya 'da yaklaşık 300bin nüfuslu bir şehir. Burda da kanallar var ve zamanında sel baskınları atlatmış ama bir Venedik kadar değil. Mimarisi, operası, bazı ulusal fuarları, Roma'lılardan kalma Arenası ve Romeo - Juliet'iyle meşhur. O kadar çok tarihi yer var ki, bu nedenle belli başlı noktaları değil, tüm şehir olarak UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil olmuştur.
Trento'da kar yağarken, yaklaşık 150km ötedeki bu şehirde sağanak yağmur yağıyor. Bu nedenle tam deyimiyle, Verona kazan ben kepçe sırılsıklam dolaşıyorum sokaklarda... Merkez istasyondan 20-25 dklık bir yürüyüşle şehir merkezine varıyorum. Hava kötü olduğu için fazla kalabalık değil ama dünyanın heryerinde olduğu gibi sağolsun Japon turistler beni yalnız bırakmıyor :) Merkezde dünyaca ünlü markaların toplandığı yüzlerce dükkan var. Merkezdeki sokaklar o kadar kaliteli ki bahsetmeden edemeyeceğim. Yerler büyük mermer bloklarla kaplanmış, yağmurla ıslanınca ışıl ışıl bir görüntüyle insanı etkiliyor. Sora sora Bağdat bulunur misali hem dolaşıyor, hem de Romeo - Juliet'in evini arıyorum.
İşte burda... Evin geniş kemerli bir girişi var, tüneli andırıyor. Ünlü aşıklara nazire edercesine duvarlarda milyonlarca aşığın isimleri ya kazınmış, ya boyanmış, ya da kağıt yapıştırılmış. Az kaldı bu bölümü boş geçiyorduk da aklıma Adriana geldi, yazdık laf olsun diye :) Açılan avluda ise Juliet'in heykeli... Adet göğsüne dokunmakmış (Sevil's note :) ) ama abazanlık olmasın diye yapmadık tabii :) Yaşadıkları evi Euro 6.- 'ya dolaşabiliyorsunuz ama fazla bi detay yok. Eski ev işte... Sonuç hüsran tabii, heves ettik belki bizi de etkiler de küskünlüğü atar, dönünce yakar yıkarız ortalığı diye... Olmadı...
Sonrasında ise Roma'lılardan kalma Arena idi hedef. Gerçekten ihtişamlı bir yapı... Roma ve Capua 'daki kolosiyumlardan sonra en büyük 3.cü... Zamanında 30bin kişiden fazla insan alıyormuş, günümüzde güvenlik sebebiyle 15bin civarında. M.Ö. 30 'da yapıldığı biliniyor. M.S. 1117 'deki büyük depremde büyük zarar görmüş ancak onarılmış. O zamandan bugüne kadar gelmesi muhteşem... İçine girip tribünlerde en tepeye çıkınca o ihtişam daha bir heyecanlandırıyor insanı... Çıkarken ki ihtişam inerken ise yerini tırsmaya bırakıyor. O kadar dik ki, yağmurdan ıslanmış o mermer bloklardan inmek hiç hoş bir tecrübe değildi... Kim bilir zamanında ne dövüşler, ne kapışmalar yaşandı burada... İnsanın içinden kükreyesi geliyor... Zamanımızda opera gösterileri için kullanılmakta :) Ne kadar banal; kan yok, adrenalin yok...
Şehir merkezine giden büyük bulvarı, girişindeki eski kale ve surları, 1290'da yapılan Duomosu ile Verona The End! Yarın gidebilirsem tekrar Venedik'e gitmeye çalışacağım. Burda hava o kadar boktan ki kesin orayı su basmıştır diye düşünüyorum. Basmadıysa yuh! :)
Trento'da 5 yıl sonra yağan kar!
9 Aralık 2008 Salı
I was here :)
Adidas, Avrupa Şampiyonasında sponsor olduğu 9 milli takımın kaptanlarının yaklaşık 20m hatta belki daha fazla yükseklikteki heykellerini yapmıştı. Siz düşünün artık o Zürih Merkez İstasyonunun ne kadar ihtişamlı bir yapı olduğunu :) Hepsi omuz omuza vermiş birbirlerine bakıyorlardı. İçlerinde Cech, Ballack, Viera 'da vardı. Aşağıda videosunu bulabilirsiniz... Ahh ah, geçmiş zaman olur ki...
2008'in en iyi AFP fotoğrafları burada...