27 Kasım 2010 Cumartesi

Sonunda Baroni

Kedi kedi olali ilk kez bi ciger tuttu! Sonunda be Baroni, bi faydani sonunda gorduk... Hadi alin su maci!...

Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell

24 Kasım 2010 Çarşamba

Alex de Souza


34 ALX 3000

Alex de Souza... Alex, Alex, Alex...

Samimiyetimle, tüm içtenliğimle yazmak istedim. 32 yaşındayım... Ömrüm yettiğince çok topçu gördüm Fenerbahçemde... Kimleer geldi, kimler geçti bu renkler altından... İsim saymak istemiyorum. Polemik falan hiç niyetim yok. Diyeceğim kesin... Kimseler kızmasın, Alex de Souza aralarında gördüğüm en büyük topçudur. Bunları 3.000. golü attığı için yazdığımı düşünen varsa, baştan alt bloga geçsin.

Kabul ediyorum, beğenim hep büyüktü ama yeri geldi çok eleştirdim, yeri geldi çok sövdüm. Artık hepsini bir kenara bırakıyorum. Kendisinden çok özür diliyorum ve kendimden gerçekten utanıyorum. Ha şunu da kabul ediyorum, bize bir avrupa kupası kaldırtamayacak, hatta bir Türkiye Kupası bile :))) Hatta hatta dünyanın en büyük yıldızı falan da olamayacak. Sene sonunda büyük ihtimalle ayrılacak Fenerbahçemden... Ama umrumda değil, benim için sarı lacivertli renkler altında gördüğüm en büyük topçu olacak.

Eleştiriyorlar onu güçsüz diye, koşmaz diye... Haklılar ama o hiç bir zaman aksini iddia etmedi ki... Türkiye'de atıyor ama Avrupa'da balon dediler... Kısmen haklılar, hiç faydası yok diyeni Allah taş eder çünkü... Ama bende demek istiyorum ki, madem Türkiye'de atmak bu kadar kolay, hadi bana gösterin başka atanı? Adam atmıyor, attığı kadar da attırıyor... Adam her sene 15 atıyor, 15 attırıyor. 34 maçlık ligde, hemen hemen her maça önde başlıyorsun demek. At gözlüğümü çıkarıyorum artık ben... Zaten tarihe geçeceksin de, 3.000. golü attın ya, seni silmek isteyenler bile artık asla silemeyecek. Alex de Souza... Büyük profesyonelsin... Büyük kaptansın... Büyük insansın... Büyüksün Alex, çok büyüksün...

Aydınlandım galiba... Olsun geç olsun da güç olmasın. Artık sende buradasın, elim yazdıkça, nefesim yettikçe...

StormTroopers, their secret lives...

StormTroopers, says; YMCA :)))

Oldies but goldies :) StarWars bu...

101125_Edit: Thx to Delimod ...

23 Kasım 2010 Salı

Hayatimiza yeni yeni terimler...

Bugun Istcell Teknoloji Zirvesi gunuydu. O kadar kosturmanin sonucunda emeklere degen bir is... Simdiki konu hayatimiza giren yeni yeni terimler. Bu sefer ki "Cloud Computing"... Duyan var miydi bilmiyorum ama ben uzun zamandir rastliyor ama detayli bilmiyordum. Biraz sektorelde olsa aydinlanmak guzeldi sanki :) Her ne yorgunluktan bulanikda gorsem...

Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell

21 Kasım 2010 Pazar

DAHA FAZLA HAYAT

Iyi fikir, iyi is :))) Walla bence oyle...

Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell

12 Kasım 2010 Cuma

Edward Nino Hernandez

İsim fiyakalı ama futbolun yıldız adaylarından falan değil. Bizimkisi 24 yaşında dünyanın en kısa insanı... Edward Nino Hernandez... Hepin topu 70 cm. Walla... Doğduğunda zaten 3o cm iken, 24 yılda sadece 40 cm büyüyebilmiş. Doktorlar nedenini bulamamışlar, o da kaderine razı bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Tek sıkıntısı insanların onu mıncıklaması ve tutup havaya kaldırmasıymış :) Tek derdin bu olsun be Nino, helal olsun sana... Kız arkadaşı da varmış, 18 yaşında ve 1,5m... Aşk bu, boy pos dinlememiş.

İnsan içinden bu kadar da olur mu diyor. Hayat bu... Sadece 70 cm olmak... Nasıl bir dünyası var acaba? Ne kadar hayatla barışık olsan da zordur be arkadaş. Biraz kederli bu ara Nino. Çünkü bu ünvanda sayılı günü kalmış. Ne yani daha kısası da mı var sesleri, ovalara yayılııır... Nepalli Khagendra Thapa Magar, 18 yaşını doldurduğunda, dünyanın en kısa insanı o olacak. ??? Eli kulağındaymış. Açılmasın gözlerin Scracth gibi, tahminler başlasın.. 65 mi?... Yok artık 60... :))) 56 cm... Sadece 56...

Hayat...

Hayat, Cuma'yı beklemekten ibarettir... Geri dönmek çook güzel...

11 Kasım 2010 Perşembe

Kiralık Katil'in hikayesi

Nicolas Anelka... Bir dönem yolu Fenerbahçe'mizden geçmiş futbol dünyasının büyük yıldızlarından biri... Hala özlüyorum ve hala inanamıyorum bu adamıın bizde yedek kulübesinde oturduğuna...

İlginç bir istatistiğini yakalamışlar. Adam resmen bir derbi canavarıymış meğer...

- PSG'de oynarken Marsilya derbisinde,
- Arsenal'de oynarken Londra derbilerinde,
- Real Madrid'de oynarken Barcelona derbisinde,
- Liverpool'a gittiğinde Everton derbisinde,
- M.City'de oynarken M.United derbisinde,
- F.Bahçe'de oynarken G.Saray derbisinde, :)))
- Chelsea'de oynarken de yine Londra derbilerinde gol atmayı başarmış.

Hatta hala da atmaya devam ediyor. Futbol'un kiralık katili bu adam... Ahh ah, seni bizim takımda yedek kulübesinde oturtan Daum 'un a.q. ...

10 Kasım 2010 Çarşamba

5,5 kg

Hafta sonu veteriner günümüzdü. Kendime birşey olsa en son gideceğim yer hastane olur, ama küçük prens için paşa paşa kalkıp gidiyoruz. Nasıl iş bu zaten anlamıyorum, gelecekte bir zamanda da anlayacağımı hiç sanmıyorum...

Zamanında iyi ki almışım ya, onsuz geçecek bir zamanı düşünemiyorum artık. Özlemiyor değilim o küçük halini... Ele avuca sığmazken, şimdi küçük baş diye kesersin kurbanda... Derisini de bağışlarsın Türk Hava Kurumu'na :) Şu 1,5 senedeki evrimi gerçekten çok efsane... Eskiden üzerimde gezmesine bayılırdım, şimdi de bayılıyorum ama nefessizlikten! Ağır oldu walla... Bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı diyorum ama daha henüz anlamadı. Hafta sonu gittiğimizde tarttık 5,5 kg geldi, Allah seni inandırsın. Ben inanamadım çünkü... Hadi ben geçtim vücudumdaki izlerini, halı mı kaplatsak yerlere fayanslar heba olmasın...

En iyi üniversiteler

Dünyanın bu seneki en iyi üniversiteleri açıklanmış :)Araştırmada kriter olarak, Nobel ödülü kazanan mezun ve akademisyen sayısına, adı çokça geçen araştırmaların sayısına, ileri gelen dergilerde basılan ve yayımlanan makale sayısına, enstitünün büyüklüğüne oranla kişi başına düşen verim göz önünde bulundurmuş ve liste daha çok bilimsel araştırma başarılara odaklanmış.

Harvard tabii birinci. ABD ilk ona 8, ilk yüze 84 okul sokmuş. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde Türkiye, bu listeye sadece tek bir okul sokabilmiş. Yok yüze değil be :) Giren okulda 424. olmuş :))) Artık liste kaç okulluksa... Asıl okulun adı çok daha bomba! End dı gıremii goooz tuuu İstanbul Yunivörsıti!... Bir yanlışlık olsa gerek bence... Arkadaş ben o okula gittim sanıyorum ama kendimden şüphe ettim şimdi. Çevik kuvvetle, sivil arkadaşlarla, her gün cam çerçeve yenilenmesi ile hak ettiği bir zafer kazanmış demekten kendimi alamıyorum okulum için. Hoş bende sadece sınav dönemlerinde onlarla birlikte oldum o ayrı ama gerçekten bir yanlışlık olsa gerek.

Şaka bir yana, gurur duydum walla okulumla. Harvard okumuş kadar oldum, bi an bile olsa :) Boğaziçi'ymiş, Koç'muş, Odtü'ymüş... Peh!... Üzülüyorum da aslında... Ne olacak bu ülkenin sonu diye...

One Step Beyond...

25th pass : No one / disilludere, disingannare, disillusione

1st Key: SUN
2nd Part History: Senseless, Shrink, Disillusion, Waves, Kırpık, Dragonfly, Stratosphere, 2099, Selflessness, Sacrifice, Angel-a, Antisocial, Jaren, TK155, Luxuria, THY, Indigo, Insidious, Handicap, Transformers, 501, Schizophrenic, Sempiternal, Rain

Date : 10.11.2010

Böylesini yediniz mi?

Bugün efsane bir şey oldu :) Ofiste mailler arasında debelenirken bir ses duydum. "Aaa İmam Çağdaş'tan baklava gelmiş"... Vay anasını sayın seyirciler! Zaman durmuştu sanki... Katın ortasından çıkan bu ses, taaaa en köşede oturan o hassas kulaklarımda öyle bir yankılandı ki... Körle yatan şaşı kalkarmış, Kırpık sağolsun ona çekti kulaklarım herhalde... Bi an dalga mı acaba dedim ki, o baklava kutusunu görünce... Sonrasını zaten hatırlamıyorum. Yerken nasıl bir haldeysem, nefes almayı unuttum heralde, kendime geldiğimde ağzımda baklava vardı.

Yemeyenler anlamaz ki... İsterim ki onlar, yolu G.Antep'e düşerse bi gidiversin. Anlatılmaz yaşanır ya, o hissettiklerin her ısırışındaki... Yutkunmak istemezsin, sonsuza kadar çiğnemek mümkün olsa... Ne güzel bir andı o, düşün hala unutamadım. Walla yok bööle bişey yaa!

7 Kasım 2010 Pazar

Bilica ve "Yüreği ile Oynamak"

Aykut Kocaman, Bilica için zamanında "Yüreği ile oynuyor, benim öyle oyunculara ihtiyacım var." demişti. Görünce de ister istemez bana bi kal gelmişti :) Dün akşamki efsane ıskasından sonra gene bu demeç aklıma geldi nedense... Yüreği ile oynamak... Yüreği ile oynamak... Sonrada, taa dünya kupasında John Terry'nin oyundaki bir anı geldi aklıma... Vay be dedim...

Dün Bilica hata yaptı, harbi kızdım. Taraftar onu ıslıkladı, taraftara daha çok kızdım! Bence de kesinlikle yapılmamalıydı. Ama Bilica da gitsin o yüreği ile başka yerde oynasın.

Adriana Lima

" Yorumsuz..."

O tınılar arasında...

Mahşeri bir yoğunluk öncesindeki son bir Pazar günü yaşıyorum... Hava inanılmaz güzelken oturmuş evde lap-top başındayım. Durum olabilecek en kötü halken, bir anda o tınılar başlıyor... İşte tamda ihtiyacım olan şeydi bu sanki...

Bizim alt katta piyano var, zaman zaman çalar biri... Kim onlar hiç bilmiyorum, hoş apartmanı hiç bilmiyorum :) Ama kim çalıyorsa, o kadar güzel çalıyor ki... İnanılmazz yaa... İnsanın gözünü kapatıp dinleyesi geliyor. Beni çocukluğuma götürüyor, engel olamıyorum. Bunları dinlediğimden değil :) Amiga'da bir oyun vardı PİRATES diye... Yanılmıyorsam 90'li yılların başı olsa gerek... Ömrüm geçmişti başında... Oyun, Karayipler'de 1600'lü yıllarda geçen korsanlık hikayesi. Denizlerde seyahat edip gemi savaşları yapmak, kılıç sallamak... O dönem paha biçilemezdi. Oyunda sürekli şuanda aşağıdan gelen tarzda piyano tınıları vardı. Bir tarz bu ama hangisi walla bilemiyorum :) Hatta şehir valilerinin kızları ile kutlamalardaki vals bölümü yok mu? Dans sırasında gitmen gereken ok ışıkları için klavyeyle cebelleşmek :) Walla oyunda bile dans edemedim ki ben :) Hala çalıyor, halaa... Ve gerçekten çoook güzeel çalıyor...
Oyun mu? Tabii ki ... Yenisi çıktı ama ben hala eskisini oynuyorum arasıra... Çünkü oynarken o zamanlarım aklıma geliyor; çocukluğuma dönüyorum sanki... Galiba ben hiç büyümedim ki...

2 Kasım 2010 Salı

Satılık 2 biletim var...

Kaderime ben ağlamayayım da kim ağlasın? Yazmamıştım ki nazar değmesin diye ama nafile... 13 Ekim'de Armin'in yeni dünya turnesi başlıyordu, "Armin Mirage"... Aldım da biletleri, nasılsa zaten tatildi. Ya tatil! İş patladı... Sorarım sana, adaletin bu mu dünya? İçim çok buruk, kelimeler kifayetsiz, hayaller artık değersiz... Yazık...

Neyse satılık 2 biletim var Jaarbeurs Utrecht 'e...

Çocukları u"YouTube" :)

Bu YouTube'un başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Ee gene kapama kararı almışlar... Walla biri taşş maş geçiyor bizle... Arkadaş, 2-3 gün önce açılan bu siteyi gene niye kapatmaya çalışırsın? Buldular sakıncalı bir video, orası kesinde... Daha ağız tadıyla bir gezemedim ki ben :) Neyse TİB müracaat edecekmiş, anlaşırlar belki. Yoksa gene kapatırlarsa, açılmasına belki yeter diyorum benim ömür... Açıldığında belki çoluk çocuğa karışmışşam, girerim hepsini uyuuutup! :)

Yorumsuz...

Yok ölmedim :) Yazcam artık, söz...