27 Haziran 2008 Cuma

Ex-Tcell

Zaman geçiyor, bir yıldız daha kayıyor, hayat ise devam ediyor. Bazen istemesek te... Ama böyle durumlarda eğlenceli geçen zamanlarımızı aklımıza getiririz. Bu zamanların içinde Esra ile olanlarda var :) Esra, Esra, Esra... Futbol nedir bilmezken, spor camiasının önde gelen kişisi olmak zordur! Topu versen bu bomba mı derdi kesin :) TSYD seminerleri saolsun geliştirdi onu... Statlarda, tribünlerde, üniversitelerde, yemek masalarındaki spor sohbetlerinde hep o da vardı.

Sivas'tan Konya 'ya, Kayseri 'den Rize 'ye Anadoluyu turladık beraber... Hep kızdı bana çıkamadık beraber bi Avrupa 'ya diye... Son dakika işleri yetiştirirken sabırla yedik birbirimizi... Unutulmaz Esracım, toprak aynı, lazız biz :) Hayatında büyük başarılar seninle olacaktır, benden kurtuluş yok :)
Ps. Çocuk kaç cm oldu Esra? Ben 20 demiştim, bakalım kaç kilo alacaksın :)

26 Haziran 2008 Perşembe

Başın öne eğilmesin! 2-3

Başın öne eğilmesin! Aldırma gönül aldırma, aldırma gönül aldırma, gönüüül aldııırmaaa... Neye üzülüyorum biliyormusunuz, bu kadar güzel oyunla yenildik ya, yazık! Aslanlar gibi oynadılar, hele Fenerliler süperdi :) Aurelio, Uğur Boral, Kazım ve Semih! Rüştüyü de neden gönderdiğimiz belli oldu :) fanatizm yapmayalım ama benim hayatla ilgili bir felsefem vardır. Nötr geldik, nötr gideriz diye... İlk maçta saldırdık son dakikada yedik golü yenildik, sonrasında hep son dakika golleriyle kazandık, ve Almanya maçında son dakikalarda atmamıza rağmen son dakika golüyle teslim bayrağını çektik. Sağlık olsun, gurur duyduk milletçe...

23 Haziran 2008 Pazartesi

Yorumsuz

SadenerLand! Bitmeyen sevda... 21 'ine yetişmedi ama azzz kaldı... Tabii ki bu durumda değil, yalıtım zamanından bir nostalji...

21 Haziran 2008 Cumartesi

Hayatta nefret ettiğim şeyler - 1


Hep bir yerde toplamak isterdim, hayatta nefret ettiğim şeyleri... Bugün bunlardan birini gene yaşadım. Bir otoparka gittiğimde aracı park ettiğim yere nasıl bakmam!!! 30 yaşındayım, belki binlerce kere başıma geldi ama her defasında salak gibi aranıp duruyorum!!! Bauhaus 'a klima almaya gittim. Hava en az 37 derece, her yerimden ter akarken elimde arabada koca klima... Otopark alanında 25 dakika bokböceğini aradım. Ne sövdüm kendime, ne sövdüm ama biliyorum akıllanmayacağım... Huy işte, can çıkmadan değişmiyor :)

20 Haziran 2008 Cuma

Yapmaa Osman Yapmaaa! Öğrende gel...

Ahh be Osmanım, yak sigara yak sigara nereye kadar? Sayende sigara yakarken ki fotoğraf arşivin var elimde... Sadener büyüktür tavla eşit değildir Osman diye bir teorem kursak heralde doğru olur. Ahh Sinan hocam olsa gurur duyardı, teorem falan :-) Sayın Torun... Ahh eski lise günlerim... Ee nerde kalmıştık. Tamam 15 oldu, Burdur 'lu Osman :-)

18 Haziran 2008 Çarşamba

Aragones dedikoduları...

Fenerbahçemde kesin Zico ayrıldı. Üzülüyorum, GS maçında "Zic o Cinconu" pankartı artık asılamayacak :) Aldı gündemi Aragones dedikoduları... Yaş yetmiş iş bitmiş derler ama Türk mantığı işte. Feldkamp 'a gülerken bizde nasıl bir ivme yaratır bilinmez. He 2 sene önce Zico geldiğinde de herkesi tatmin etmemişti ama Avrupadaki en başarılı dönemimizi geçirmiştik. Ancak en büyük hatası, son sene yürüyerek şampiyon olabilecekken kaybetmesi oldu. Aziz başkan aldı kellesini...

Aragones 'te boş değil hani. İspanya milli takımının teknik direktörü... Feldkamp gibi 10 sene boşta durmamış. Fenerbahçeme babamda gelse zaten ilk 3 'te olur, bu kadroyla şampiyonda olur ama ben istemem gelmesini şahsen. Alemde bu kadar antrenör varken o gelmesin derim. Zaman gösterecek az kaldı...

17 Haziran 2008 Salı

Ex-Tcell

Hatırlamıyorum ki kaç yılında başladı... Galiba 1996 idi :) Hatta bu resimde 2000 olsa gerek! Çocukmuşuz be :) yıllar tüketmiş bizi... Anlaşmamız zor olmadı toprağımla... Yıllar geçti, zaman hep bizi bir şekilde hep birleştirdi. Bir gecede askere gitmeme sebep olan, mevcut işime de girmemde büyük rol oynayan insan... Sende git bakalım, bakma arkana... Ama ben peşindeyim, sonuna kadar... Uğurlar olsun...

Ha gayret Osmanım, yenilmekte bir erdemdir!

Aynı nakarat olacak ama, gene bir öğle yemeği, gene bir tavla dersi daha... Osman 'la il il Türkiye devam ediyor. Bu seansta Bingöl 'de başlayan oyunumuz Bolu 'da sona eriyor. Oluyor 14 fark... Sana daha çok zaman ayıracağım merak etme, hızlı ilerleyeceğiz 30 'lara doğru. Teselli bile olamayacak o sigaralar... Osman 'ın bu oyun sonrasında yorumu gene ilginçti: "Ama var değil mi abi gelişme?"

16 Haziran 2008 Pazartesi

Yorumsuz

Nereye kadar?

15 Haziran 2008 Pazar

Resultante İmportante 3-2

Mucize nedir diye sorsam, cevap verebilir misiniz? Ben hemen vereyim, mucize budur... Daha lafı evirip çevirmeye gerek yok. Kimse takdir etmiyorum zannetmesin, tersine gurur duyuyorum takımımızla...

Ancak bir de gelin şunu düşünün. Dakika 74, Arda vuruyor, top kaleye girmiyor Cech tokatlayarak kornere çeliyor. Dakika 87 'de Cech elinden kaçırmıyor, bizde çöküp maçı 2-0 yenik tamamlıyoruz. Bir şimdiki zafer nidalarını düşünün, bir de çizdiğim tablo sonrasındaki İmparator 'un kellesi için hazırlanacak darağacını... İnce bir çizgi var değil mi, bir nüans, bir sırat köprüsü misali...

15 dk 'da 3 gol!!! Bu başarı, çocukların azminin ve inancının sonucudur. Bu skor, topun bizi sevmesi ve şans meleklerinin o gece bizi tercih etmeleri sayesindedir. İmparator Terim, eminim ki çıkıp yaptık ettik diyecektir, astık kestik diye ahkam kesecektir. Ben buna yanıyorum. Bence çıkıp herkesin huzuruna canını dişine takan bu çocuklara teşekkür etmelidir, benim yapamadıklarımı onlar başardı diye... Afferim çocuklar size, bize bu duyguyu yaşattınız ya!

Turkcell Kuruçeşme Arena 'daki halimizi daha sonra paylaşacağım :) Bekleyin...

13 Haziran 2008 Cuma

Vatan 'dan Blick 'e yanıt gecikmedi...

Dönmüşüm dün gece İstanbul 'a, sabah zor uyanıp ofise gidiyorum. Motorda açtım gazeteyi bir de ne göreyim? Vatan yapıştırmış cevabı Blick 'e... Arda kesiyor Kuhn 'u. Yakışmış da hani... Ustaa yap bana pide arası duble olsun :)

12 Haziran 2008 Perşembe

Yürü be Arda, ne sevindik be! 2-1

Basel 'de St. Jakob Stadı 'nda yerimizi almış maçın havasına çoktan girmiştik. Ev sahibiyle oynayınca malum ufak bir azınlık olarak stattaydık. Daha maç başlamadan bugünün yıldızı Semih 'le Arda olur diye bas bas milletin başının etini yemiştim. Takım çıktı sahaya Arda var, Semih yok! Töbe töbee... Maç başladı haydi derken bir yağmur başladı ki ona yağmur denmez. Allahtan bizim yer iyiydi de ıslanmadık, derler ya dudule gibi millet sırılsıklam... Maça bakıyoruz yağmurla bizim takım kaput! 2 top yapamazken Hakan Yakın attı golü... Ama helal olsun gram sevinmedi Hakan, takdir ettim.


Ne zaman ki 2. yarı başladı ve Semih sahada, hatta yağmurda kesildi bu iş tamam dedim... Semih hemen çaktı zaten, bir tur tebrik aldım çevremden :) Sonrası dan dunla tam bitti derken Arda çıktı sahneye... Egoist bir şekilde kaleye vurdu, itiraf ediyorum top filelerle buluşmadan geçen bir saniyelik zamanda çok sövdüm, çünkü Kazım ters köşede bomboştu. Ama o top gitti gol oldu! Birazda şansımızın yardımıyla :) Ben kendimi kaybettim gene atladım milletin üstüne... Ama süper oldu, 2,5 sene önce Şükrü Saraçoğlu Stadı 'nda 4-2 yenmemize rağmen elenmemizin acısı yüreğimizdeydi... Kös kös dönmüştük ama dövmüştükte herifleri :) Yürü be Arda, ne sevindik beah!

11 Haziran 2008 Çarşamba

Zürih izlenimleri...

Maçtan gene bir gün önce geldik Zürih 'e. Şehir, ülkenin kuzeyindeki Alman Kantonunun başkenti... Mimarisi, yaşam standardı ve insan profili tipik Alman. Cenevre gibi değil kabul etmek lazım :) Hem Zürih 'i hemde Luzern 'i gezme fırsatımız oldu. İlk maçta sokaklarda yakalayamadığımız heyecanı burada buluyoruz. Yağan yağmur bile engelleyemiyor bizi... Daha canlı sokaklar, şampiyonayı daha hisseden bir şehir görüyoruz. Ev sahibiyle oynayacağımızdan İsviçreliler bizle tatlı tatlı atışıyor, hoş bir ortamda eğleniyoruz. Hatta sağolsun İsviçre 'nin Blick gazetesi, Fatih Hocayı dönere çeviren manşetiyle bizleri daha da motive ediyor. Ahh maç saati gelse artık :-O Hadi hayırlısı...


7 Haziran 2008 Cumartesi

Yaşayan efsane, Pierre van Hooijdonk...

Cenevre 'de kalacağımız otele geldiğimizde gördüm ki, LigTV ekibiyle birlikte aynı oteldeyiz. Daha ilk geldiğimiz gün karşılaşmıştım Aziz Pierre 'le... Bir türlü denk gelmedi, yanına gidemedim... Ancak maçtan sonra otelde tüm grup Fatih Terim 'e söverek otururken gene o karşımdaydı. Hemen gittim yanına, kısa süre de olsa sohbet etme şansım oldu. O kadar özlemiştim ki onu, tabiiki ilk sorum Fenerbahçeme ne zaman geri döneceği olmuştu. Tebessüm sonrası "Ne zaman bilmiyorum ama bir gün mutlaka" cevabı benim tatmin olmama yetmişti.

Gerçek adı biraz kısaydı, sevenleri bilir :) "Petrus 'Pierre' Ferdinandus Johannes Stevenson van Hooijdonk"... 2003 - 2005 yılları arasında Fenerbahçemizin efsanesiydi o. 17 numaralı formasıyla bizim Aziz Pierre 'imizdi o... Oynadığı 53 maçta 32 golü vardı. Taraflı tarafsız herkesin sevgilisiydi o. Ayrılalı yıllar oldu ama tüm önemli maçlarda Şükrü Saraçoğlu Stadı 'nda yerini alır. Bizler kadar gönülden Fenerbahçeli o!

Bir gün mutlaka geri dönecek ve ben tüm gücümle onun için bağıracağım: "Put your hands up for Pierre, put your hands up for Pierre..." Seni çoook özledik...

6 Haziran 2008 Cuma

Yorumsuz

Diyarbakır, Gönül Köprüsü Projesi başlangıcından... Bakışları çok etkiledi beni...

5 Haziran 2008 Perşembe

Yorumsuz

Yavaş İç! Diyarbakırdan bir enstantane :)

4 Haziran 2008 Çarşamba

Diyarbakır 'da da iyi oynuyorum bu tavlayı...

03 Haziran 'da Diyarbakır 'daydık Gönül Törpüsü için... Yapılan lansmanla çocuklarımızın değişim ve seyahat programı başladı. Lansman sonrasında şehir de gezinirken canımız sıkıldı, girdik bir hana nargile tavla yaptık. Bazı iddialı arkadaşlar vardı ama tabii ki fos çıktı. Cnbc-e Kemalettin Abi ve Uğur sükut hayale uğrayarak ayrıldılar Diyarbakır 'dan... Yaa ben bu tavlayı Diyarbakır 'da da iyi oynuyorum galiba ya!!!

2 Haziran 2008 Pazartesi

Yok böyle bir lobi, ne dünyada ne de Türkiye 'de...

Gene bir seyahatteyim ama konum bu değil. Çok takıldım yazmadan edemeyeceğim. Salı sabahın körü uçakla Ankara protokolüyle Diyarbakır'a geçeceğimden atladım Ankara 'ya geldim. Nasılsa sadece uyumak için kullanacağımdan dedim ki havaalanına yakın olsun, çok uyuyayım, Esenboğa Airport 'ta kalayım. Aman allahım yok böyle bir şey. Bir lobi var ne olduğu belli değil! 12 senedir Evliya Çelebi gibi seyahat ederim, bu nasıl bir mimari, bu nasıl bir tasarım, bu nasıl bir kültür, bu nasıl sentez anlamadım! Bende çakmam dizayndan ama bu kadar kötüyü istesem yapamam. Benim ev daha güzel walla. Ölmeden önce mutlaka yapılacaklar vardır ya, bu lobiyi de ekleyin.

Altın varaklı sütunlar, gök mavisi kolonlar, yemin ediyorum saydım 6 tane var hepsi birbirinden farklı abajurlar, gene saydım 6 farklı halı, taşlı ama tasarruf ampullu :) aplikler, birbirini tutmayan apayrı koltuklar, yapma ağaçlı şark köşesi, çeşme, duvarda eski İstanbul manzarası, klasik bembeyaz bir piyano... Daha varda sayacak gücüm yok.

Bir renk cümbüşü var sanarsın 16 milyon renk full HD LCD TV içindesin. Müzik desen, bir The Cure - I will always love you çalıyor, sonra Bach mı desem Mozart mı, sonrasında Madonna - Got A Secret, ahanda şimdi Rum taverna müziği... Yok artık lebron james... Yok burda çalışamam ben, üstüme üstüme geliyor burası... Yok sabah olmaz bu otelde...

Ps. Belirtmeden edemeyeceğim, genel müzik yayını cdsinde galiba en fazla 7 şarkı var, çünkü gene The Cure çalıyo :) Şakka gibbi ya...

Biri bu adama tavla öğretsin!!!

Gene bir öğle yemeği, gene bir tavla dersi... Ahh Osman'ım ahh... Biri sana öğretsin şu oyunu... Daha çok yaktırırım sana sigara... Oldu 12 fark... Bingöl 'lümüsün? Kars 'lıda var aramızda ama onu yeri geldiğinde değiniriz... Oyun bittiğinde ise Osman 'ın yorumu ilginçti : "Ohh, rahatladım..."

1 Haziran 2008 Pazar

Son defaymış gibi, kaybederken kendimi...

Bugün 01 Haziran... Benim için yaklaşan yeni bir hayatın çok yakınındayım... Beni tanıyanlar http://www.sadener.com/ 'u bilir. Web sitemi geliştirmek adına yeni bir hamle daha yapıyorum. Galiba artık bloglarım burada toplanacak. Siteyi update etmek, bu yoğunlukta gitgide zorlaşmaya başlamıştı... Sadener.com ise yeni yüzüyle V7.0 ile çok yakında... Merhabalar, hadi hayırlısı...