20 Ekim 2010 Çarşamba

20.10.2010 / 20:10

10.10.10 furyasından sonra sosyal medya, bu 20-10 konseptini atladı bak :) Olmaz, hakettiği değeri verelim. Haçan uşaklar...

Bu adam ne yapıyor?

Bu akşam ki genel kültür ve eğlence yarışmamıza hoş geldiniz... İşte sorumuz; "Bu adam ne yapıyor? Vee işte fotoğrafımız, süreniz 10 saniye...


a) Davar güdüyor,
b) Tavuk kışkışlıyor,
c) Biriyle iletişim kuruyor ama o ne demek en ufak bir fikrim yok,
d) Futbol oynuyor,
e) Walla eminim ki onun bile haberi yoktur.

13 Ekim 2010 Çarşamba

Can Bogazdan Gelir

Bu saatte de kiymali borek yenir mi? Can bogazdan gider bolumu yakinda...

Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell

10 Ekim 2010 Pazar

Bitmeyen nağmeler...

Haberturk'te bakınırken, atılan başlığa takıldım. Böyle pat diye yazılır mı bu haber :) Taraftar kahrından telef olacak. İnsanın adı çıkacağına canı çıksın derler ya, bu iş tam o hesaba döndü... Nerden kim tutsa, bir yerleri elinde kalıyor kardeşim, bu nasıl projedir :) Ne basiretsizliktir? Artık gınaa geldi, temcit pilavı gibi dönüp dolaşıp gündeme gelmesinden... Bir yandan kıs kıs gülüyorum, bir yandan da gerçekten hayretler içinde izliyorum. Benim aklımın almadığı, alt tarafı mimari bir proje olan bu iş neden bir türlü bitmiyor? Stadı 6S kulübünün yap(a)madığını herkes biliyor zaten de, her ihaleyi alan niye sıçıyor arkadaş? Acaba kulüpte olayı bu açıdan yorumlayan bir profesyonel var mıdır merak ediyorum? Benim gördüğüm tam bir fakir edebiyatı... Şakkka gibi...

Adnan Polat, stadın 29 Ekim'e yetişmeyeceğini, (kısmetse) 2011 Ocak'ta açılışı yapmayı planladıklarını açıklamış. E hadi hayırlısı bakalım... Da soruyorum kendime istemeden... Siz değil miydiniz yakın zamanda stada gidip gövde gösterisi yapan? Sahaya takım taklavat inip az kaldı 29 Ekim' e geleni atçaz tutçaz diyen? Görünen köy, bu gidişle daha çok giderler ama top oynamak için değil, kazma kürek sallamaya, stadı bitirmek için :) İş başa düşmesin başkan, aman :) Bende walla bitsin istiyorum, yanlış anlaşılmasın. Hem ülkem güzel bir tesis daha kazanacak, hem de şu 6S'lıların yeni statlarında Fenerbahçe'ye karşı kazanabilecekleri rüyası sonlanacak...

Biraz da pratik yapalım... İki resim arasındaki 7 farkı bulun gibisinden bayat bi espri yapmayacağım. Konu başlığımız el işi... Çocukluğumuzda hatırlarım, origami programları vardı TV 'de... Ne güzeldi, alır kağıdı elimize, ekrana bakarak katlar katlar dururduk. Bazen çok hızlı ilerlerdi, yetişemez söylenirdik içimizden... Hadi tam yetiştim derken o efsane replik çıkardı karşımıza; "... böyle katlandıktan sonra, işte burda yapılmışı var"... Cincon'da yetişemedi, anca yıllardır yapıyor. Üzülmesinler, işte aşağıda yapılmışı var.

The Happening

Bazı anlar vardır, kanın donar. Hani nefesin kesilir, gözler faltaşı modunda... İnsan gördüğü görüntü karşısında afallar, gerçekle dimağındaki algı örtüşmez. Bir boşluktasındır o an, dünya durmuştur. Hafif bir ürperti gelir içine, ama avuçların terler nedense. Kendine geldiğinde, resetlenmiş olmanın verdiği şuursuzluk yansır bedenine... O saatten sonrada pek fayda beklenmez senden bir süre :) İşte öyle bir andı benimkisi... Filmin başındaki o inanılmaz kurgulanmış inşaat sahnesi... Zaten film yeni başlamış, olanlara bir anlam vermeye çalışırken yapılmaz bu insana... Hala düşündükçe kanımı donduruyor. The Happening!... Konusu gerçekten orjinal... Film, sonu getirililememişlerden ama sadece o sahne için bile unutulmaz!

Hep derim, film dediğin seni alıp götürmeli içine... Uzaklaştırmalı seni hayattan... 2 saatte olsa, o boyutta olmalısın onlarla... Aynı şeyi düşünüp, kurtulmak için çaba sarfederek geçmeli zaman... Bitince kısa bir uyum döneminden sonra başlamak hayata... Ne zamandır film seyretmiyordum, karanlığın içinde şöyle ayaklarımı uzatıp kolonların sesini sonuna kadar açarak... Ters tepti :) bu sefer... PAT! PAT! PAT! O ne uçuk bir andı arkadaş?

Semih Erden ve Shaq.

Yurdum insanı olmak böyle bir şey... Bir zamanlar gıpta ile baktığımız yerleri, şimdilerde doldurmaya başladı ya Türkler... Nasıl hoşuma gidiyor, utanmasam ekmek banacağım içine. İşte NBA... Yıllarca TV 'de bunlar insan değil nidalarıyla izlemedik mi? Ya şimdi? Türk gençliği boy gösteriyor artık sahalarda... Benim aklıma NBA denince kült 3 takım gelir arkadaş, çocukluğumuzdaki efsane final serilerinden L.A. Lakers, Boston Celtics ve Michael Jordan sayesinde Chicago Bulls...

Konumuz Semih Erden, bu sene Boston Celtics'te... Yaşlı kurt Shaq. Semih için "kardeşim o benim" demiş :) Ben yıllarca bu adamı seyrettim efsane diye, gururum okşanmaz olur mu Semih adına... Shaq her ne kadar 39 yaşına gelse de, resimden görüleceği üzere biraz evrim geçirmiş olsada, ahı gitmiş vahı kalmış da olsa da büyük onurdur bu. Aşağıdaki gibi Shaq'a çaak! yapıp sahaya girmeyi kim hayal etmemiştir ki? :) Artık gerisi sana kalmış Semih, başlamak bitirmenin yarısıdır derler göster kendini...
Bu arada yazmadan edemeyeceğim... Ortada atlanmış büyük bir başarı hikayesi var Fenerbahçem'de... Futbolda demeyi çok isterdim ama basketbolda :) Ben hatırlamıyorum daha başka bir basketbol kulübünde, aynı sezonda aynı takımdan 2 basketbolcu, NBA takımınlarından draft edilsin. Var mı acep?... İşte Semih Erden, işte Ömer Aşık... Gidenler yabancı bile değil, 2 Türk evladı... Ömer'de Chicago Bulls'ta... Vardı zaten diğerleri, hadi Mehmet, hadi Ersan, hadi Hidayet... Dünyaa, dünyaaa, duy sesimizii, işte bu Türkler'in ayak sesleri... Okşayın gururumuzu...

Ps. Shaq. ile Semih Erden arasında kalan bu arkadaşta pek bi bahtiyar yakalanmış kameraya. Temiz çocuk bu :) oturuşundan belli...

10.10.10 / 10:10

Bugün ayın 10'muş ya :) Atladım ben, şimdi kalktım, uyuyordum walla... O kadar hazırlık yapmıştım bu özel ve büyük an için... Geri sayacaktım olacaklara, zil takacaktım, oynayacaktım... Ne kadar zamanda bir olur ki böyle şeyler? Çok sorumsuz bir adamın ben!... Bir şeyler oldu mu bari? Kaçırdım mı?... Ben yaşıyorum hala... Yani öyle olduğunu düşünüyorum en azından... Neyse 11 ve 12 serisi için hazırlığa başlayalım mı dünya?...

Bitti gene global dünyada bir süni gündem maddesi daha... Bakalım sonraki ne olacak? Artık homosapienslerin ilgisini çekmez oldu günlük yaşamın dertleri ve felaketleri... Magazinden ibaret olmuşuz...

8 Ekim 2010 Cuma

Never say NO to Panda :)

Son zamanlarda gördüğüm en harika reklamlardan... Çok yaratıcı, çok komik, çok efsane... İyi bir marka tanıtımı olmuş... Ürünün ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok ama bu reklamı unutmam mümkün değil... Panda 'nın bu sevimli bakışlarına bende ilk kandım, Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu tezini destekler nitelikte video... Bu Panda, bu soğukkanlılıkla seri katil bile olur :) İdolüm benim... Hadi zevkle seyreyleyin.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Lambaya PÜF! de...

İŞ... 2 harfli bir kelime... Kendi küçük ama insana hissettirdiği çook büyük! Adamı hayattan soğutan, gece tam yatıp güneşin her sabah doğuşu ihtimalinden bıktıran... Başvurasım var gün 36 saate çıksın diye ama nereye? Kim ipler beni ki? Benim zihnim çok doldu lakin. Artık bugün kaçtım eve, bi soluklanayım diye... İnsanlığımı hatırlamak için, az olsa kendi zevklerimi yaşamak için... Herşeyin bir degeri olabilir ama koltukta müzik eşliğinde uyuklamak, paha biçilemez... Bir daha böyle bir an yaşayabilmek için kendime bir meeting request atsam iyi olacak galiba!

Az kaldı azzz... Çıkacak içimdeki :) Saklayabildiğimin limiti nedir emin değilim çünkii.. Eee ne demiş Mehmet Faik Ersoy, belki yarın belki yarından da yakın :)))

3 Ekim 2010 Pazar

Can Bogazdan Gelir

Yazamiyorum uzun zamandir... Isten bir kafa kaldirip nefes almak nasip olmadi. Basladi Kenan Dogulu konserleri sonunda... Cuma Istanbul TKA, dun Izmir bugunde Bursa... Ee buraya gelip iskender yemeden olmaz ki :) Kent Meydani AVM karsisi aradaki Uludag Kebapcisi... Vay vay vay... Aksama da gene bi yerim ki...

Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell