30 Aralık 2010 Perşembe

İlginç

Bu kadar zamandır nerdeyim? Eşşşek gibi çalışıyorum... Ama bugün bizim katta yılbaşı partisi var :) Biz yaptık, bokunu çıkardık, biz oynuyoruz... Bu kim? Eee sadık yarim su damacanası :))) Yazıcam 2011 'de sözz :) Ne olursa olsun yazacağım :) Hey gidi damacana hey! Dilin olsa da konuşşan :)

14 Aralık 2010 Salı

İ.B.B.

Acıklı bir kulüp hikayesi bu... İlk süper lige çıktıkları sene, herkes asansör olur hemen düşer dediler. Olmadı, düşmediler... Hatta her sene sağolsunlar yapıştırdılar Fenerbahçe'me de :))) Adamlar o kısıtlı imkanlarla utanmasalar ilk 5'e oynayacaklar... İstanbul'un değil, Türkiye'nin en büyük stadında oynuyorlar ama tüm bu güzel şeyler onların makus talihini değiştirmiyor. Hani ağızlarıyla kuş tuttular, ama ne hikmetse taraftar tutamadılar :) İstanbul Büyükşehir Belediyespor 'un taraftar grubu BozBaykuşlar, yılın efsane pankartını açarak bu ironik duruma ayna tutuyor :))) Ha uşaklar "Bize Her Yer Trabzon" diyerek İstanbul'u 60bin kişiyle inletirken, İBB 'nin sadece 20-30 taraftarı cevabı yapıştırıyor...

"BİZE HER YER DEPLASMAN" :)))

13 Aralık 2010 Pazartesi

Beni neden yoruyorsun?

Serdar Ortaç'tan nefret ettiğimi söylemeye hiç gerek duymuyorum. Ama bir lafı var ki, nedense dilime olmuş pelesenk! "Hayaaaat, beni neden yoruyosuuuun?"... Nasıl söylenmez ki? Hele bu zamanda, bu yoğunlukta... Akşam akşam evde oturmuş maillerimi okuyorum, arada çıkana bak :) Konsantrasyon sıfır! Natürmort! Bir ekrana bakıyorum, bir etrafıma... Sonra demeden duramıyorum, ben ne yapıyorum ya :) Ben böyle işler yapmak istiyorum... Yıl 2006, Rotterdam'da yapılan Volvo Race... Ve işte Tiesto... Saltwater - The Legacy eşliğinde... Müthiş prodüksiyon, müthiş planlama... Müthiş... Bu saatten sonra akıl mı kalır insanda? Nasıl iş yapılır kine... Kıl, tüy, yün... Hayata bak :))) Ağlamak istiyorum sayın seyirciler...

11 Aralık 2010 Cumartesi

Hayatta nefret ettiğim şeyler - 34

Bu ara fazla pesimistim galiba... Batmaya başladı çok şey... İşten olabilir mi diyorum, daha önce yazmıştım yok canım ne alaka! İş yetmezmiş gibi, bir de kış lönk! diye geldi. Hayat denen bu oyun başladı gene zorlaşmaya :) Oyun walla, başka bir şey değil! Ha bilgisayarda oynamışsın, ha hayatı yaşamışsın. Yeni level, şemsiyeler... Öyle bir bölüm ki, insanın yolda yürürken gözünün çıkmaması an meselesi!... Akıl kısmı tartışılır ama Allah bize boy vermiş, hobbit Türk halkı savaşıyor benimle... Kimse mi bilmez bu mereti kullanmayı? Sanki kuşanmışlar kılıçları, çıkmışlar sokaklara... Milletin gözünü çıkaracaklar! Zaten bir de uzunum, tam gözümün hizasından geçiyor. Ani hareketlerinden adamı zorla Matrix yapıyorlar, sürekli eğilip duruyorum. İstersen eğilme, takacaklar gözümü şemsiyenin ucuna! Allah korusun diyorsun ama o da bir yere kadar korur di mi? O kadar gözüm dönüyor ki, gerçekten birini alıcam aşağıya yakındır. Nefret ediyorum hepinizden, tüm dikkatsizlerden...

10 Aralık 2010 Cuma

Hayat...

Hayat, Cuma'yı beklemekten ibarettir...

Yorumsuz...

Son Dakika!!! Flaş haber... Erdoğan'ın talimatıyla bakın yapan polis, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi konferans salonunda yeni cephaneler bulmuş. :)))

Adamın böylesi...

Bu ara gündem yumurta savaşları :) Üniversitelerde yer misin yemez misin? Ülkeyi getirdikleri hale bak! Gençlik zaten barut fıçısı, hala dolduruyorlar. Ama çıktı işte aradan biri, tıpkı benim mentalitemde :) Çok güldürdü beni :)))

Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil, Zonguldak'ta üniversitede gittiği İnsan Hakları konulu sempozyumda konuşurken yanında getirdiği kangal sucukları göstererek, "yumurta atacaksanız atmayın, beraber kantine inelim yiyelim demiş." Kırdı geçirdi beni... Seviyorum bu kıvrak zekayı... Gözzümsün, çok tuttum seni hocam :))) Biz ne hocalar gördük Mehmet Genceli 'nin kulakları çınlasın! Hala böyle insanların aramızda olduğunu bilmek ne güzel... İnsan hala özlüyor Aziz Nesin 'i...

8 Aralık 2010 Çarşamba

Sifona dokunmanın dayanılmaz hafifliği

Dokunmatik telefon kullanan kişiler, sifona dokundukları sırada ellerine bulaşan bakterilerden 18 kat daha fazlasına gün boyunca maruz kalıyorlarmış. Habere bak, sifona dokunmanın bile dayanılmaz hafifliği olabiliyormuş :) Ben BB 'ciyim, kullanan düşünsün. Ne demişler, bal tutan parmağını yalarmış. Yok buraya olmadı bu, benim bile yazarken yüzüm ekşidi...

Hayatta nefret ettiğim şeyler - 33

Bazı şeyler vardır, hani her gün başınıza gelir. Sinir olursunuz, gene gelir... Nefret edersiniz, gene gelir... Bu, o durumun dik alası... Bıktım ben bu mesajı almaktan... Gerçekten firmamda başıma gelen en sinir bozucu şeydir bu! Her gece 01:00'de geliyor... Sayko bir etki yapıyor bende... Hadi maili geçtim, asıl o maili BB 'den herrr gece yarısı mail geldi diye okumak yok mu? Bağımlısı olduğumuz yanan o kırmızı ışığın laneti olsa gerek... Gerçekten her gün aynı şeyi yaşamaktan taakatim kalmadı. Gecenin bu yarısı çalışıyorum, gene geldi, gene geldi. Geldi abi, ne diyeyim ki ben artık... Bıraktım işi yazıyorum buraya... Kimse ee sende boşalt demesin, boşaltıyorum ama olmuyor. Ruhum boşalıyor ama walla benim kutum boşalmıyor...

Acaba haftalık mail sayımın 900 olmasından kaynaklı bir durum olabilir mi bu? Yok canım, sanmam, ne alaka... O zaman My mailbox değil, my life is really almost full!!! olur.

6 Aralık 2010 Pazartesi

SadenerLand Research Lab. Reports...

Her insan mutlu olamaz..
Çünkü gereğinden fazla özler dünü,
Hak ettiğinden fazla düşünür yarını.
Ve hiç haketmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü.

Her insan mutlu olamaz...

Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları,
Hak ettiğinden daha büyük umutlarla bekler hayatına girenleri.
Ve asla göremez yanıbaşındakileri...

Tolstoy