13th pass : Antisocial / Les meubles de famillie1st Key: SUN
2nd Part History: Jaren, TK155, Luxuria, THY, Indigo, Insidious, Handicap, Transformers, 501, Schizophrenic, Sempiternal, Rain
Date : 27.02.2010
Şu pazartesi akşamı yaşananlardan sonra, gelişen olaylar... Bazen dank! ediyor insana... Çok acı... Bunu diyorum ama, ben allahtan pazartesi gitmemiştim maça... Gitsem 3 ihtimaldi. Hastane, hapishane ya da kara toprak :) Hele o Guiza'ya yapılanlar... Yakışmadı bize... Ben orda olsam alasını yapardım, şu blogda neler yazmadım ki!!! İşte orda dank! ediyor zaten... O da insan ya! O gözü yaşlı hali, bence çok içtendi. Utandım kendimden... Çok utandım... Ulan Guiza, çık birazdan sahaya, kaçır gene dünyaları, hepsinde yeminlen ayakta alkışlayacağım seni... Benim gerçek sevdam formanın renkleri... Hep destek, tam destek, sonuna kadar... Çık, 10 sakat adamsız, adına yakışır şekilde oyna... İstersen 5 ye, gene de sensin en büyük Fenerbahçe...
Bugün ger çek ten garip bir gündü... Hani şurda oturuyorum, hala anlam veremiyorum. Ne olduğunu daha çözebilmiş değilim... Zihnimle uğraşırken, yetmezmiş gibi üzerine bir de Arctic Moon 'dan keşif fena bişey var ki, adamı salar... Alır götürür, zaten bende direnmeyeceğim gibi enginlere... Hadi bi de Fener çakar mı üzerine? O zaman tarihin altın harfleri yetmez bugünü yazmak için...
Trance Energy 2010'a kaldı 37 gün... TOTW - 46 'yı bu hafta TE haftası ilan ediyorum. Bu seneki anthem Sander van Doorn'dan, Renegade... Takke düştü kel göründü, bunlar bizi kaçağa bağlayacaklar kesin bu sene :) Ben iyilik ediyorum da Club Edit 'i koyuyorum. Bir Brent Sadowick Edit var, o ağır olur şimdi ben bile yapamam... Orjinalini biz artık orada dinleyeceğiz de, bizim orda 10 saat kalacağımızı hesap ediyorlardır diye düşünüyorum. Bizde insanız... Eee peki sadece 2010'mu? Bununla da yetinmiyorum, 2009 ve 2008 anthemleri ile koynunuzda beslediğiniz yılanları da ortaya çıkarıyorum. Kısacası muhteşem bir Çarşamba vaadediyorum...
Telegol, patlattı bu hafta... O nasıl bi tanıtıcı reklam!!!... Böyle yapılmaz, yaktı içimi... Tartışmanın ortasında şaaaak! diye Seyidoğlu'ndan baklavalar girdi stüdyoya... Tam da içim yanmış, evde tırım tırım yiyecek bir şey ararken yapılır mı bu! Çok hazırlıksız yakalandım... Müslüman müslümana böyle yapmaz walla! Şapır şupur yerlerken, çaresizlikten ekrana aazım açık yapışasım geldi! Acaba şu kedinin ödül mamasından mı denesem?... Düştüğüm hale bak!...
Nedense bu ara herşey, ayrı bi telden, ayrı bi boktan gidiyor :) Bir dönem herşey süperdi, tam tadını çıkarıyorduk ki arkasından sorunlar, sıkıntılar... Dayanmak lazım, direnmek lazım... Niye diye soruyorum, niye... Belki sebebi biraz özlem, belki biraz hasret, belki de kader... Ya da bazı şeyleri artık kabul etmek zorunda oluşum, ama buna irademin isyanı... 3 senedir bu kaçıncı medcezirdir... Bitmek bilmiyor... Artık biraz şarj edelim kendimizi... Daha güçlenmek, daha umutlanmak ve daha mutlu olmak lazımdır... Hakkımızdır... Hadi artık fırtınalarla güçlenelim, özveriyle umutlanalım, en sona da mutluluğu bırakalım...
Bugün Cuma ama yalan Cuma... Çünkü SadenerLand 'den oldukça uzakta... Yoğunluktan zihnim iflasın eşiğinde... 11 tane etkinliğim var, arka arkaya... Önümü düşünesim yok, bırak nasıl yapacağımı, planlayacağımı... Teslim olasım var bu kurumsal düzene :) Hatta harbi içimden, keşke kedi olsaydım diyesim geliyor! Nası gelmesin ki! Düşünüyorum Kırpık'ı, hayatı yiyip, içip, sıçıp, oyun oynayıp, sayemde trance dinleyip uyumakla geçiyo! Ben de bu hayatta walla daha fazla bir şey yapmak istemiyorum ki :) Şimdi evde yan gelip yatıyodur şerefsiz! Sorarım şimdi bu hayat mı adil? Senin o bakışını yerim ya!... Nasıl özledim, nasıl özledim... Şimdi senin yanında olmak vardı, saatlerce patilerinle, parmak aralarınla oynamak vardı... Hayat Cuma'yı beklemekten ibaretti de benim ne işim var burda!!! Ne yapalım, başa gelen çekilir. Artık önümüzdeki Cuma'lara bakacağız.
Kartalkaya'dan buraya 4,5 saattir yoldayım... Yol iyiydi de, daha gişelere gelmeden eziyet başladı. Ben bu İstanbul trafiğinin a.q. ... Yola çıkarken de cep telefonumun pili bitti. O zaman demiştim şimdi sıçtık diye, ama yapacak bir şey yoktu! O kadar çok iş var ki!... İnanılmazda yorgunum. Eve daha girer girmez şarjda aldım soluğu... Bir yandan da o telefon nasıl açılmasın istiyorum, anlatılmaz yani! Açılınca yağacak mesajlar, alacakaranlık kuşağı gibi... Zaten mail zart diye iniyor, bekletmiyo; dumur olacak zamanı bile vermiyor. 28 tane var, ona şükürdü... Ama SMS kalleş çıktı. Evdeki ölüm sessizliğini bozan tıklar, sahne aldı... Tık, tık, tık... Tık, tık... Tık... 6 mı? Yapma bee! Hepside Kim Aramış 'dan mı, hadi yaaa!... ... ... 17 numara var burda... Hangisine geri döneyim ki ben şimdi? Akşamın bu saati... İnsan yaşadığı hayattan nefret eder mi ya! Ediyor işte, ben şimdi etmiyim de kim etsin?
Şu an bi ofisteyim... Hamdolsun :) Yoğun ama güzel bir gün... Bir şey araştırırken aniden bu resim çıktı karşıma... Garip oldu... Kaldım... Bi resme baktııım, bi etrafımaa... Sonra gene kaldım. Yani bi düşündüm, ister istemez bi kıyaslama yapası oluyo insanın! Ora mı? Bura mı? Anket falan koymaya heralde gerek yok cevap için! Uğraştırmayın beni... Tam kurumsallamayan oldu bu :) reklam da yapalım... Bekliyoruz yazıları Murat, o muhteşem adı heba etme! Ya da bana verrrr! Böyle diyoruz da, ama eşşek gibi çalışıyoruz maşallah! İşte öyle bir andı...
Çektiğim en güzel şeyi görmek ister misin?
Günler geçiyor ve yorgun zihninde hala 40 ayrı şey dönmeye devam ediyorsa, bu hayra alamet değildir. Hayrı geçtim, bitiş yakındır dersin ama görülmez nedense o foto finiş... O sonsuzlukta sen savrulurken, hiç beklemediğin anda... ... Bazı şeyler bi anda oluverir ya, ondan oldu işte... Vınnn Vıınnnnn! Alırsın gazı... Yeety be, savulun... Aslında ne kolay ya! Nassı da gaza geliyo hemen insanoğlu? Komik... Ama güzel de bir şey, insanın bazen ihtiyacı oluyor yerlerde sürünürken... Hiç beklemediğin bir anda tutuyor elinden. O da tutmasa... O ana teşekkür edesin gelir içinden, bense buraya yazıyorum... Neyse saolasın İnfüzyon...
Evet, geldi gene 14 Şubat... Yazmak istemedim, ama yazacağım, öncesinden...
Ya dur bi sakin ol! Abartma sende... Koltukla aynı renksin be Kırpık, daha ne diyim! Karanlıkta senin orda ne işin vardı? Alt tarafı üstüne oturdum!!!... Ama senin derdin acı değil ki, olayı oyuna sardın bana da sardın. Oyun değildi prensim kazaydı o! Bak bugün Cumartesi... Hadi... Lan piisst! Ama bak o ısırdığın insan eti oğlum, ormanda yaşamıyorsun! Sen evcilsin be... Evde yeşillikte yok, nerden yetiştin sen? Unut atalarını... Babanım senin, karnını doyuran, sırtını kaşıyan, bokunu temizleyen... Bir de millet derdi uyuşuk olur, pasif olur; olmaz dedik gene de içimiz parçalana parçalana kısırlaştırdık! Ama sana bi haller oldu :) Sana ters teptiyse yan bastık biz! İlla kaldıracaksın beni, bi salalım dedik...
TOTW... Evet düşünüyorum da, şu anda yapabileceğim en büyük kötülük, anca bu kadar olurdu. E yapalım o zaman! Cuma 'nın adına yakışır bir esaret vaad ediyorum. Umutlarınızı alıyorum, hüzünler veriyorum. İşte You... Predna 'nın vokali ile ilgili hissiyatımı geçen gün yazmıştım, yorumları tez oldu, daha da girmem bu konuya :) Ne olduğunu anlamadan umutları You ile alıp, hüzünleri Aruna 'nın vokali ile veriyorum. Hüznü, şarkının başında kimin verdiğini anlarsınız, tabii duyarsanız :) Bende nasıl sistem varsa? İnfüzyonu ise sona bırakıyorum, onun rolü esaret... Yoook yok, vokal yok :) Müzik zaten yeterince kafi... Dikkat edin çok uzaklaşmayın! This is your enTRANCE...
Büyük laf ya! Hayat Cuma'yı beklemekten ibarettir... Hiç gitme fiziğe, bilime... Kısa insan ömrünü bir cümle ile özetlemek... Basit bir kaç kelime ile... Değil midir zaten, kelimeler bizim onlara verdiğimiz değer kadar önemlidir... Aslında bu hafta ihtiyacım vardı Cuma'ya... Hele de bugünkü TYS 'den sonra... Amaan kimi kandırıyoruz ki, her Cuma'ya ihtiyacım var benim :) Karpuz misali ömür... Hadi bakalım zaman dursun, salış başlasın, bozkırlar yeşersin :) Eee ne demiş atalarımız; karpuz yata yata büyür! ...
Les Misérables... Bilmeyenler için açalım, Victor Hugo'nun meşhur eseri Sefiller 'den bahsediyoruz. Tabii ki okumadım, ama biraz önce seyretme şerefine nail oldum. Ne acıklı bir esermiş. Seyrederken sövdüm, tükendim, tırstım... Başrollerde oynayan o Daum'un ben a.q. ... Sahaya sürdüğü bir takım vardı, dehşet ötesi felaket! Koskoca Fenerbahçe ilk yarı 2 top yapamadı... Bu kadar lakayıt oynayan o topçuları Kadıköy'de sallandırmak lazım! Yazıklar olsun, Fenerbahçe 'nin büyüklüğüne yakışmıyorsunuz! Utandım walla, Güiza denyosunun attığı gole, Avrupa Şampiyonu olmuş gibi sevindirdiler beni! Yazık ya, yazık...
Bu ara kafam o kadar karmakarışık ki! Flu görüyorum herşeyi... Zihnim, bedenim çok yorgun... Hatta o kadar yorgun ki, şu an yaşadığım hayat nası da zoraki... Her bir gün, birbirinin kopyası... Çünkü gene herşey aynı telden çalmaya başladı. Sanki siyah - beyaz bir film gibi... Renklere kavuşabildiğim tek yerse burası... SadenerLand... İşte bugünde öyle bir gündü. Şuan da öyle bir an... Şimdi yaşıyorum, hatta tam ortasındayım, başrolde de ben... Bırakmıştım kendimi gene tınılara, Armin'le ruhumu arındırıyorum...
Manyak bu adam ya! Gerçekten çok güldürüyor beni... Asla boş bi adam değil, tam tersi çok zeki ve yaratıcı. Bu sefer ünlü Romen jimnastikçi Dorinel Comivoci olarak karşımızda... Seyrettikçe gülüyorum, hele o hatırlattığı jimnastik türleri yok mu? Biz çocukken TRT 'de onlar vardı, mal mal seyrederdik. Ne yani kulplu beygirde kıpraşan kimseyi seyretmediniz mi? Yazık :) Hoş anılar, bol kahkahalar...Ps. Bizde başlasak artık şu spora...
Otomotiv teknolojisi aldı başını gitti... Her gün bişey çıkıyor. Nerdeyse yakında biz kullanmayacağız hani... Her şey otomatik oldu, beyinler kondu ama bir şeye çare bulamadılar arkadaş! Kimse mi bu konuda geri dönüş yapmadı. Tek manyak ben miyim? Hava o kadar soğuk ki, arabanın içi daha soğuk, hadi o da tamam da o direksiyon simidi herşeylerden daha soğuk! Nasıl oluyorsa aklım almıyor. Avcumun içi sıcacıkken nasıl tutulur o meret! İçim ürperiyor... Düz giderken alışıyorsun gene ısınıyorda... Ama bitmiyor eziyet! Bu sefer de dert dönemeçlerde... Hadi tuttuk gene soğuğu! Isıtmalı olsun direksiyon simitleri... Artık elektrikli mi olur, nükleer mi olur ona mühendisler karar versin ama sonuç olsun, sıcak olsun ne olur ya! Nefret ediyorum...
Bu senenin şampiyonu, 31 - 17 'lik sonuçla New Orleans oldu. Skor farklı gibi görünüyor ama yanıltmasın. Son 3 dakikaya kadar herkes maçın büyük ihtimal berabere biteceğini düşünüyordu, ben dahil :) Yaklaşık 4 saat süren karşılaşmanın özellikle son çeyreği nefesleri kesti. 3. çeyrek sonucu 17 - 16 Colts lehine idi ve son çeyrekte hücum sırası gene onlardaydı. Bitime 11 dk. kala 40 yarddan field goal denemesinde Colts başarısız olunca, hücum sırası Saint'e geçti. Arka arkaya yaptıkları başarılı hücumlara bitime 5 dk. kala touchdown yaparak skoru 24 - 17 'ye getirdi. Colts'un tekrar hücum ederken topu 30 yarda kadar getirdi ancak Saints 3. dk kala Colts'un Manning ile 30 yarddan yaptığı hücumunu interception ile kesip 70 yardlık muhteşem koşuyla touchdown yaptı ve maçtan da 31 - 17 skorla galip ayrıldı. Maçın MVP 'si ise New Orleans Saints 'in oyun kurucusu Drew Brees oldu.
Gene kaçırdık çarşambayı, SAFDUNYA için uğraşırken kaldık hafta sonuna... İçimde enerji kalmış olmalı ki, psy - goa tarzını andıran parçalar dinlenmişiz bütün hafta... Haliyle TOTW - 43 'ü bunlardan oluşturacağız, üzgünüm... Muhteşem tınılar ve melodiler için önceden uyarıyorum, seyahat garantili bu hafta! İşte Steve Birch, sizi kitlemeye hazır, sizde hazır olun bence aman afallamayın... Boombox 'ı eski kurt Johan Gielen affetmemiş, yorumuyla resmen uyuşturuyor beyni!... Vee Symphonix 'in aynaları... Gerçekleri gösterecek size, her ne kadar görmek istemesenizde... Show must go on!
Super Bowl... Bugün Amerika'nın durduğu gün! Amerikan Futbolu Ligi NFL de şampiyonluk maçı saat 01:00'de... New Orleans Saints ile Indianapolis Colts arasında oynanacak maçı Digiturk SporMax kanalı canlı veriyor... Umuyorum güzel oyun ve bol skorlu olur. Yatmayacağım değsin oturduğuma lütfen :) En merak ettiğim ise, devre arasında olacak show! Her sene müthiş prodüksiyonlar sergileniyor. Maça gelince... Uzun zamandır yakından takip etmiyorum ama New Orleans sanki alır gibi... Nispeten daha kariyerli bir takım diye düşünüyorum, İndianapolis benim için tam bir kapalı kutu... Hadi artık show başlasın...
Olmadı bu ya... Wallahi yazık. 6assay puan kaybetmiş, al bu maçı karışacak adamlar. Resmen By-Pass yaptık 6assay'a... Kötü oynadık kabul ediyorum ama hakem de anasını sevdi oyunun! Ne olursa olsun atman lazım! Atacaksın... Yazık statta kahrolduğumuzla kaldık. Hadi maçı geçtim, Uğur'dan korktuk, Lugano ve Özer Hurmacı 'dan sıçmayalım. Umarım iyidirler. Hele o Guiza 'nın hali ne! Adamda güç yok, hırs yok, mücadele yok... Evde TV başında pozisyonları bekliyorum, umarım biz tribünde yanlış görmüşüzdür. Ama hakem sıçtıysa çok ağır sövücem!!!
Bitti sonunda stres :) Prens, topraklarına geri döndü... Artık üretken değil ama sapasağlam! İçimde hep bir korku vardı, takımlarının bir kısmını toplarlar diye :) hepsi duruyor, çizmişler sadece ... Teknolojinin gözünü seveyim... Hoş, gene aç kaldık sayesinde... O eski felçli halinde yaşadıklarımızdan sonra başka yere gidemezdim, götürdük Anatolia'ya... Amerikan'a da gidebilir mişiz yani, bi farkları yokmuş! Olsun be, aylarca para tedavisine gitti, gene az yeriz bu ayda... Yeter ki prensim yanımda olsun. Da şimdi bi an aklıma geldi, hep az yiyen biziz walla. O hep aynı yiyor. Kızdım gene bak :) Üzülüyordum ama oh olsun o abajur kafana, yaşa 4-5 gün onlada aklın başına bi gelsin. Bu topraklarda kralının gücünü asla küçümseme...
Bugün zor bir gün Sadenerland 'de... Aslında hüzünlü ve karmaşık... Hala doğru bir karar mı verdim bilmiyorum ama zaten de artık çok geç... Hastaneye bıraktığımda sanki bi şeyleri çakar gibi oldu o da :) Niye geldik buraya der gibi o bakışlar, sanki hazin bir sonun habercisiydi.
Uzun zamandır futbol yazmıyordum, zamanı gelmişti. Dün bizim kupa maçından sonra eve geldiğimde, D-Smart'ta gece Ajax - Roda maçı vardı, canlı... Amsterdam Arena stadının o inanılmaz atmosferi ile seyredilmeye değerdi. Ajax 'a hep büyük sempati duymuşumdur. Altyapısıyla tanınan ve sürekli Avrupa futbol piyasasına süper yıldızlar yetiştirip katan bir kulüp... Sadece son dönemdekilere yer versem yeter de artar bile; Babel, Sneijder, Huntelaar, Rafael van der Vaart...Edit: Yazmazsam olmayacak :) Adam maçta son dakikada 5'i de atacaktı ama kasmadı. Şerefsizin suratında bir gülümseme vardı ki...
Dün akşamki o maçta neydi be! Walla uzun zamandır takımı bu kadar iyi seyretmemiştim. Kimse demesin 2. yarı yattılar diye! Niye oynasınlar ki, ilk yarı bu sezonun serseri takımı Bursa 'ya 3 atmışsın! Amaç gol yememek olmalıydı ve öyle de oldu :)
Rex Mundi feat. Susana ile Nothing At All... Yeni değil, Mart 2009 dönemlerinde çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam... Hatta TOTW - 22 'de yer vermiştim. Buna yer vermemek mümkün mü!!!... Heralde Cumhuriyet tarihi boyunca işittiğim ve bugüne kadar dinlediğim en mükemmel şarkılardan biri... Beni bu kadar üzen, hüzne iten bir şarkı azdır... Müzik zaten inanılmaz ama onu geride bırakacak kadar öte bir vokal var Susana 'dan... Olmaz walla böyle şey... Hayatımın kadınlarından birisisin Susana, yanımda olsanda hep şarkılar söylesen bana... Bi de saçın kısa olmasa :)