2 Kasım 2009 Pazartesi

Görmek lazım.

Sabah, nasıl olduysa :) geç kalktım, klasik... Sinirle apar topar evden çıktım, Kadıköy'e geldim. Gazetemi aldım ve motora bindim. Vardık Karaköy'e, inmek için kalktım, bekliyorum ki kıyıya yanaşalım. Etrafımdaki insanlar ellerinde cep telefonları bir yere bakıyorlar, bir şey çekiyorlar. Nooluyo derken, kafamı bir kaldırdım, kocaman gökkuşağı varmış :) Oha! Hani istesen bu kadar olmaz, kalemle çizilmiş gibi. Yuh dedim kendime, bir kafanı kaldır, etrafına bak. Devekuşu gibi kafamızı önümüze alıp, yürüyüp gidiyoruz bu hayatta! Etrafımızdaki güzellikleri görmek için bir çaba sarfetmiyoruz. Nasılda yazık :) Bu inanılmaz manzarayı görmek için bir çaba sarfetmeye de gerek yoktu. Bu tabak gibi... Asıl apaçık görünmeyen, kolay elde edilmeyen güzellikleri görmeyi bilmek lazım. Kısaca bakmak değil, görmek lazım... Yoksa bu basmakalıp hayatta insan nasıl tatmin olabilir ki? Şu basit gökkuşağı bile nasıl mutlu kıldı beni!...

Hiç yorum yok: