14 Ocak 2010 Perşembe

Yaşanılası o an...

Yorgun bir iş gününden sonra haberler arasında geziniyordum... Mustafa Koç 'un geçirmiş olduğu kaza ile ilgili habere incebellibardaktançayiçmekistiyorum rumuzlu :) arkadaş, bir yorum yazmış. Demiş ki, "Bir kedim bile yok, yatı var ki çarpmış. bizde ayın sonunu getiremiyoruz." ...

Bu yorumu okuyunca, biraz durdum. Kızmasın bana ama, zor imkanlarıyla zor koşullarda hayatını sürdürürken, Mustafa Koç 'u abuk sabuk yaşam tarzıyla 5 para etmez zenginlerdenmiş gibi eleştirdi sanki... Bana öyle geldi, ben öyle hissettim. Öyle dahi olsa, ben ona bozuldum.

Nice piyasadaki insan için bu tarzda yorumun aalasını yapabilecekken, Mustafa Koç 'un da dahil olduğu o bi avuç insan için böyle denmez ya! Ayıptır... Bu adam onbinlere istihdam sağlıyor, devlet bile zaman geliyor bu grubun ağzının içine bakıyor. Büyük haksızlık! Herif o yaşa gelmiş, sahip olduğu servetiyle hala (deyim uydu diye yazıyorum) it gibi çalışıyor. Sefasını sürecek tabii... Az bile yapıyor bence... En büyük hayali "bi milyon lira ikramiye çıksa, o an bırakırım çalışmayı, hızlı hayatı" olan bi insan olarak söylüyorum bunu. Bu adam, altında Ferrarisiyle kör kütük sarhoş polise yakalanıp, rezalet çıkarsa bile ben gider öperim elinden. Utanırım... Yukarda hak yemenin cezası ağırdır, yapamam...

Aslında yazmamın sebebi bu değil :) Benim ki ayrı pislik... O incebellibardaktançayiçmekistiyorum adlı arkadaşın yorumunu okuyunca, kendimi ondan daha iyi durumda hissettim. Ben de keyfi sefa sürmüyorum bu hayatta... Allah korusun yarın işten çıksak, kendi bokumuzda ölür gideriz... Aynı sayılırız... Amaaaa, ama benim kedim var :))) Walla çok hoş hissettim kendimi. Mustafa Koç gibi sefa içinde hayat sürüyormuşum gibi geldi bi an... Bi an :) Olsun o bi an bile çok zevkliydi...

Edit : Sevindim, çoğunluk aynı görüşte :)
Haber ve yorumları...

Hiç yorum yok: