18 Ağustos 2010 Çarşamba

Kıroyum ama...

Klima ya... Ne kavruldu be arkadaş bu ara İstanbul! Breh breh breh!... Geçen yazmıştım klimanın hayatımdaki önemini... Pekişsin istedim :) Bu gece dışarı çıktım, dönüyorum arabayla geri... Baktım hava bi serincene :) Açtım camları ki rüzgar vursun biraz yüzüme... Taze hava soluyayım, bayram etsim benim emektar ciğerler... Uzun zamandır klimanın adi havasıyla beslendi bünye... Gidiyorum yollarda, rüzgar yalıyor suratımı... Ben bastıkça gaza, rüzgar daha da tokatlıyor suratımı... Oh be, özlemişim... Ama hava gene de sıcak, farkettim ki rüzgarın değmediği yerler hala kavruluyor. Baktım ayaklarım terliyor, n'ettiysem gideremedim. Lamba yandı gene bende, çözüm gene sadık dostum klimadaydı :) Açtım çevirdim havanın yönünü alt tarafa, aldım 4'e :) Grönland havası geldi bi anda ayaklarıma... Harbi tam kıroyum, üstte cam açık, ama alt tarafı klima besliyor :) Kıroyum ama para bende olayı değil bu, sadece sıcaktan nefret ediyorum ben...

Ps: Nazar boncuğum bile çıkmış resimde, parmak arası da var, tam kırocan'ım walla :))) Amaaan koy gözüne rahvan gitsin...

Hiç yorum yok: