24 Mart 2009 Salı

Back to basics

Koş Cin Ali koş. Al topu al. Topu yerden al. Vur topa vur. Topa sert vur... Ahh o eski günler... Özlemiyor değilim. Yıllar geçtikçe kendimi daha da hızlanan bir dünyada buluyorum. Her uyandığımda (ki zaten uyanamıyorum:), daha iyisi, daha verimlisi, daha etkini, daha büyüğü diye uğraşırken, gece yarısı olmuş bile... Yat kalk aynı terane. Hele teknoloji... Çığ gibi sanki... İlerledikçe daha da hızlanıyor, daha da kuvvetleniyor, daha da yıkıcı oluyor.

Şimdi ilkbahar. İyi günler de uzuyor takılırız derken, hoop yaz gelmiş. Lan bi tatil yapsak bari derken bakmışsın yapraklar sararmış bile, ahanda sonbahar. Hoppaa kar mı yağıyo abi, yuh sana kış. Bu ışıklar da niyeki, cingıl beels, cingıl beeels, cingil ooool dı veeey, yok ebenin AliSami yılbaşı. Daha dün girmiştik yaaa viktorya sikrıt seyrediyorduk, neyse şükür ki bu her kırismıs var :)

Yakalamaya çalışıyorsun, çalıştıkça yetmez oluyor zaman... Yetmiyor 24 saat... Hayattan az biraz çalmak ve kendime ayırmak için her şeyimi kalıplara koyuyorum, sistemlere sokuyorum, kısa yollara başvuruyorum, iyice boka sarıyo... Sıkıldım artık her sabah evden çıkarken aynı şeyleri yapmaktan... Eeeeee... Daha ne kadar hızlanacağız? Daha nelerden fedakarlık edeceğiz? Daha nereye gideceğiz? Nasıl olacağız? Ne kazanacağız? Sonu ne bunun? Ben sıkılmaya başladım Hayat, haberin ola... Sende yavaş dön be Dünya, "Bi daha da gelmem buralara"...

Galiba "Benim için bitmiştir bu düzen". It's time, back to basics...

Hiç yorum yok: