10 Mart 2009 Salı

Charles Milles Manson

İnternette gezinirken Charles Milles Manson hakkında bir yazı okudum. Manson, cani manyaklar arasında en özel olanıdır. Ona daimi kötü ününü kazandıran cinayetler (1960’ların en şok edici olan Tate-LaBianca cinayetleri) aslında başkaları tarafından işlenmişti; kendisi asla bir silah ateşlememiş veya bıçak kullanmamıştır. Fakat onun karanlık cazibesinin kaynağı tam olarak budur; köle gibi kendisini takip eden ve onun en kanlı emirlerini yerine getirmeye hazır olan müritleri üzerindeki etkisi. Esasında Manson bazı büyülü sözler söyleyen zeki bir dolandırıcıdan daha fazlası olmamasına rağmen, kendisini şeytani bir Mesih, habis bir mürşit yapmıştı; o, barış, aşk ve çiçeklerin gücü vaazlarıyla başlayıp Rosemary'nin Bebeği, Şeytan ve “Sympathy for the Devil” gibi satanist fantezilerle sona eren bir dönemin en karanlık güdülerinin vücut bulmuş haliydi.

Hala yattığı cezaevine dünyanın her yerinden özellikle gençler tarafından binlerce mektup geliyor. Bir ara gazetecilerden birinin "Büyük bir hayran kitleniz var hapisten çıkmanızı heyecanla bekliyorlar" yorumuna, "Burada yemekler harika ayrıca kitabım ve gelen mektuplarımla uğraşıyorum, pek heyecanlanmasınlar, Amerika ilk kez iyi bir şey yapıyor bana " şeklinde cevap vermiştir.

Niye bu konuya değindiğime gelince, güzel bir söz söylemiş de ondan. Walla ben de etkilendim, o yüzden yazıyorum :-O

“Bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşımdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz”

Hiç yorum yok: