
Ve part 2, müthiş finalin olduğu yer... Gitmişim Floransa'ya, daha yeni... Dhorma önünde fotoğraf çekmişim, hemen yanı başındaki Baptisery' e zahmet edip de önüne geçmemişim, çekmişim. (itiraf ediyorum, hikaye basit gelmiş :) eee yanii... demiştim) Koca bina, nasıl yapmışlar yaw! diyerek klasik laz müteahhit mantığıyla hareket etmişim. Kırmızı, yeşil, beyaz renkli mermerlerine vurulmuşum... Diğerinin formu, yapısı, mantığı falan ne kine?!!! Perspektifi keşfetmiş adam, o da ne yenir mi? Ahh yandı gülüm keten helva...

Tam da Felipo Brunolesci gibi durmuşum...

Her iki olayda da anladım ki, gerçekten anlatım ne kadar farkettiriyor insana, bazı basit gördüklerini... Ya ben çok cahilim, ya da belki olabilirim :) Ama hiiiiiiiç böyle düşünmemiştim. Bu hikaye gerçekten inanılmaz. Saygıyla eğiliyorum "Muhteşem Sanatçı" Eşref Armağan, bu bilgisizliğimden de özür diliyorum.
Anladım ki, anlatım, ne kadar farkettiriyor insana, bazı basit gördüklerini... İtiraf ediyorum, galiba birinin bizlere herşeyi anlatması gerekiyor...
1 yorum:
muhhteeeseemmm!!!!! gercekten cok etkileyici engin...tesekkürler esref armagandan bahsettigin icin...
Yorum Gönder